Mezar-ı Şerif
Kum fırtınası,
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Mezar-ı Şerif’ten Cevizcan kentine helikopterle gidiş planını değiştiriyor.
Kuzey Afganistan’daki NATO güvenliğini Almanlar üstlenmiş. Heyet zırhlı araçlarla, roket saldırısına karşı jammer
destekli güvenlik sağlanarak karadan ilerliyor.
Peştun
bölgelerinden geçerken
Taliban riski ve roket saldırısına uğrama ihtimali önlemleri artırıyor. 6-7 araçlık konvoyda
Fehmi Koru ve
Bejan Matur ile birlikte, dışarıda toz
bulutu, Abdullah İbrahim’den “Çölde Caz” dinleyerek yol alıyoruz...
İpek Yolu üzerindeki Mezar-ı Şerif tarihten gelen ticari
kavşak özelliğini bugün de sürdürüyor. 1990’larda Taliban yönetimi ele geçirirken, Kuzey’de General Dostum’a karşı kanlı çatışmalara girmişti. Kuzey, bugün de Dostum’un egemenliğinde... Pakistanlı gazeteci Ahmet Raşit “Taliban” kitabında o günleri anlatırken kentin kültürel dokusunu da yansıtır:
“Burası bir hac şehri. Binlerce insan her gün, Hz. Muhammet’in kuzeni, İslam’ın dördüncü Halifesi Hz. Ali’nin
mavi çinili
mezarına dua etmeye gelir. Ali’nin burada Afganistan’ın en görkemli camisi ve en kutsal yerine gömüldüğüne inanıyor Şiiler. Mezarı Şerif’in yanında 7. yüzyılda Araplar tarafından ‘Bütün şehirlerin anası’ diye anılan Belh harabeleri bulunmaktaydı.
Zerdüşt 3 bin yıl kadar önce burada dua etmiş, Büyük İskender burada
kamp kurmuş ve
Mevlana Celaleddin Rumi burada doğmuştu. Belh, 1220’de Cengizhan tarafından yakılıp yıkılmadan, kültür ve ticaretin odağı Mezar-ı Şerif’e kaymadan önce sürekli bir uygarlık beşiği,
Zerdüştlük, Budizm ve İslamiyet’in merkezi idi.”
Afganistan’ı yeniden inşa sürecinde
Türkiye Mezar-ı Şerif’e özel önem veriyor; Kâbil’den sonra Kuzey Afganistan’da da okul,
hastane yapıyor. Tarımda sulama kanalları ve kuyular açıyor. Bu amaçla İl
İmar Ekipleri (PRT) kurulmuş. Vardak’tan sonra Bakan Davutoğlu dün Mezar-ı Şerif’te yaptırılan çocuk hastanesinin ameliyathanesini hizmete açtı.
Karzai yönetiminin
Kadın Sağlık Bakanı
Süreyya Delil de Davutoğlu’na eşlik etti. Afganistan’ın geleceğinde askeri destek ve güvenlikten öte insana yatırım gerekiyor. Türkiye’den bu yönde büyük beklenti var.
İç çatışmalar toplumu iyice
yoksul kılmış.
Kâbil Konferansı’nda dış yardımlardaki kayırmacılık ve yolsuzluklar dile getirildi. Karzai yönetimi suçlanıyor. Öte yandan savaşa giden kaynaklar insanları daha da fakirleştirmiş. Davutoğlu’nun ziyareti sırasında konuşan Cevizcan Valisi, kadın ve bebek ölümlerindeki
rekor artıştan söz ederken bu çağda 16. yüzyıl şartlarında yaşamanın zorluklarından da bahsetti.
Kadınlar sadece sağlık sorunlarıyla boğuşmuyor; eve kapanmışlar, burkalarının altında yaşıyorlar. Yine de Taliban rejiminin son bulduğu 2001’e göre
siyaset dahil sosyal alanda görünür hale gelmişler. Hükümette iki kadın
bakan var.
Afganistan’daki yardımların koordinasyonu ve insani ilişkilerde dostuk köprüsü kurulmasında Büyükelçi Basat
Öztürk ile
Müsteşar Türker Arı’nın etkisi büyük. Çok seviliyorlar. NATO-
ISAF bünyesindeki Türk askerinin Kâbil Bölge Komutanı Tuğ
general Levent Çolak, Afgan
Ulusal Ordusu’nun oluşturulması ve eğitimi konusunda
Dışişleri Bakanı Davutoğlu’na brifing verdi.
İran ile Uranyum
takası anlaşmasına ilişkin Kâbil Konferansı ardından İran ve AB temsilcileri arasında
diyalog başlamış. Sürpriz gelişmeler olabilir...