Şu günlerde herkes sıcaklardan şikâyet ediyor.
İnsanoğlu böyle, yaz gelince soğuğu, kış gelince sıcağı arzu ediyor.
Mevcut durum çok az insanı memnun eder.
Her zaman gayrimemnunlar memnunlardan fazladır.
Geçen yaz öyle sıcak olmuştu ki,
İstanbul bana kışın soğuğunu, karını özletmişti.
Bu yıl da öyle. Ortalık çok sıcak!
Hemen herkes birbiriyle karşılaştığında ilk cümlesi "Hava ne kadar da sıcak" oluyor.
Sıcaktan şikâyetler bana bazen Kur'an'dan bir
ayeti hatırlatıyor.
"De ki,
cehennem daha sıcak..."
Allahuekber!
İnsan irkiliyor ve kendine geliyor.
Sanki bir tarafına kor ateş değmiş gibi oluyor.
Ne müthiş bir tehdit...
Ne müthiş bir hatırlatma...
Ne müthiş bir
teşvik!
Sevindirmek, ferahlandırmak, iç açmak lazım biliyorum.
Bu sıcaklarda cehennem hatırlatması yapmak pek de hoş değil.
Cenneti, altından ırmaklar akan köşkleri, ellerinde
gümüş kâselerle
hizmet eden hurileri anlatmak daha yerinde olabilir.
Mesela Rahman Suresi'nden bahsetmek...
Cennetlikler karşılıklı oturmuşlar, dünyadaki hatıraları yadediyorlar. Bu arada da hizmetçiler onların dilediklerini temin ediyorlar. "Bu yediklerimiz dünyadakilere benziyor" diyorlar.
Kaygı yok...
Endişe yok...
Zulüm yok...
Ölüm yok...
Bunlar daha güzel gelebilir insana.
Ama buraya ulaşmak için ateşten uzak durmak, korkmak...
Hatta korkmak değil ürkmek, titremek gerekiyor.
Allah Kur'an'da insanı ateşle sakındırıyor, korkutuyor!
Efendimiz de diyor ki, ben sizi eteklerinizden çekiyorum ateşe düşmeyesiniz diye siz ateşe gidiyorsunuz...
"Benim ve ümmetimin misali ateş yakmış bir kişinin haline benzer, pervane böcekleri gelip, o ateşin başına üşüşüyorlar, döne döne o ateşe düşüp yanıyorlar. Ben sizin eteklerinizden çekiyorum ki o ateşe düşmeyesiniz; siz ise o ateş (çukuruna) atlamak, adeta ona dalmak istiyorsunuz."
Ateşi hatırlatmak hoş gelmiyor elbette...
Ama...
Ama insanoğlu ki, kendimden biliyorum, ateş ile tehditten cidden çok çekiniyor.
Günlük hayata, mesela güneş altına park edilmiş otomobilinize binerken düşünüyorsunuz...
Aman Allah'ım, bu ne sıcak!
De ki, cehennem daha sıcak...
Allah'ım beni böylesi, bundan daha dehşetli bir cehennem ateşine düşmekten koru...
Elimize sigara koru değdiği zaman, nasıl da çekiniyoruz.
Aslında ateşten böyle, derinin ateşten kaçtığı refleks hızıyla kaçmalıyız.
Kur'an o anları anlatır...
Manzara korkunçtur, korkunç değil, dehşettir.
Ne kötü yataktır orası...
Derileri piştikçe azabı duysunlar diye kendilerine başka deriler verilecek.
Cehennem, yani suyun
haram olduğu yer!
Peygamber işte bu yüzden rahmettir!
İnsanları Allah'ın izni ile, bu dehşetli duruma düşmesinler diye uyardığı için rahmettir.
İnsanı, kınanmış ve Allah'ın rahmetinden kovulmuş olmaktan korumaya çalıştığı için rahmettir.
Cehennemi anlatan ayetler öyle dehşetlidir ki insana ürperti verir.
Cehennem zebanisi Malik cehennemlikleri alınlarından kavrayarak ateşe fırlatır.
Ayetler 'ateş odaları'ndan bahseder.
Cehennemliklerin içine atıldığı, üzerine kapıların kilitlendiği ateş odalarından...
Bu sıcakta sizi daha fazla cehennemle korkutmayayım. Sadece başlığa aldığım ayetin bütününü yazıp bitireyim.
"De ki cehennem daha sıcaktır" hitabının geçtiği ayet şöyle:
"Savaştan geri kalan münafıklar, Resulullah'ın hilafına, onun savaşa gitmesine karşılık, oturup kalmalarıyla ferahladılar ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmekten hoşlanmadılar, üstelik "Bu sıcakta savaşa gitmeyin" dediler. De ki: "Cehennem ateşi daha sıcaktır." Keşke anlayabilselerdi." Tevbe, 81.