Birinci gün
duruşma salonunda “duygusal anlar yaşanmasına” neden olmuştu
sanık Kurmay
Albay Ali Türkşen’in sözleri.
İkinci gün hâkimin sorusuna verdiği
cevap ise benim gergin anlar yaşamama vesile oldu.
Sizi de germek pahasına bendeki gerilime yol açan durumu gayet basit izah etmeye çalışayım.
Şimdi bakın
arkadaşlar, subaysınız ve yargılanıyorsunuz.
Dava, “
Kafes Eylem Planı” ile birleştirilen “
Poyrazköy Davası.”
Koç Müzesi’ne
patlayıcı koyup orayı ziyaret edecek çocukları öldürmek, camilere
bomba koyup cemaati havaya uçurmak ve kendi
uçaklarımızı düşürmek üzere planlar hazırlamakla suçlanıyorsunuz.
Böylece AKP hükümetini düşürmek için
darbe ortamı hazırlamak istediğiniz iddia ediliyor.
Duruşmalar başlıyor, sanıklar baştan itibaren askerliklerindeki kahramanlık destanlarını anlatarak kendilerini savunuyor.
Bu kadar vatansever insanlar böyle vahşi planlar yapar mı dedirtecek bir
savunma stratejisi yani.
Hafiften duygu sömürüsü mevcut işin içinde ama yine de eyvallah, olabilir.
Ancak çıkıp duruşmada, “Kardak’a çıkmak için kullandığımız botun benzinini cebimizden aldık” diyerek
mahkemeye 16 lira 73 kuruşluk (KDV dahil) fiş sunar...
Duruşma salonunu ve bu haberi okuyan kimi köşe yazarlarını gözyaşlarına boğarsanız...
Ertesi günkü duruşmada da hâkim, “Niye cebinizden ödediniz benzin parasını, ordunun botu yakıtsız mı duruyor” diye sorunca, “İnek içti” kıvamında “aslında benzin vardı ama bizi götürecek
pilot uçağa almadı. Bu yüzden uçaktan inince benzini cebimizden aldık. Zaten bu para iki gün sonra bize ödendi” derseniz...
Duygu sömürüsü de bir yere kadar derler adama...
Elinizi vicdanınıza koyup söyleyin, gizli bir operasyonla Kardak’a çıkacak olsanız ve sizi taşıyan uçak tehlikeli diye yanınızda getirdiğiniz benzini taşımasa, çıkarma yapacağınız botun yakıtını temin etmek için ne yaparsınız?
Herhalde, iki fotoğraf ve ikametgâh ilmühaberi ile
ödenek çıkması için TSK’ya başvurmazsınız değil mi?
Verirsiniz cebinizden 16 lira 73 kuruşu, alırsınız benzini...
Bir Kurmay Albay bunu savunmasında söylemeye de, 14 senedir sakladığı o benzin fişini mahkeme sunmaya da utanır yahu!
Gelelim gergin anlarımın
tavan yapmasına vesile olan aynı duruşmadaki ikinci vakaya.
Aynı Kurmay Albay mahkemede Koç Müzesi’nde bulunan patlayıcılarla ilgili bakın ne demiş: “Orada bulunan malzemelerin 82 metreden sadece gürültüsünü duyarsınız. Ben 40 metre yakında duracağım bakalım ne olacak? Hatta 300
tavuk alalım. Parasını ben vereceğim. (Bu arkadaş ödeme yapmaya pek hevesli ama sonra fişini çıkarır ‘parasını ben ödemiştim’ diye haberiniz olsun) Kümesin tam ortasında bunları patlatalım. 300 tavuğu sadece yumurtadan kesersiniz, başka da bir şey olmaz.”
Pes artık değil mi?
Ama biz pes etmeyip, nisyan ile malul hafızalar için Albayımın niye müzeden çıkan patlayıcıların ortasında duracak kadar
Rambo tadında takılmaya hazır olduğunu açıklayalım.
Çünkü ortada böyle bir deneme yapabilecek patlayıcı kalmadı da ondan.
Çünkü müzede TNT kalıbı ve çeşitli patlayıcılar bulunduktan sonra durum Emniyet’e haber verilmedi ve hepsi askerî yetkililere teslim edildi.
Sonra da
Kafes Eylem Planı’nda adı “Başkan” olarak geçen
Koramiral Feyyaz Öğütçü’nün emriyle
imha edildi.
Bu bilgilerin hepsi Kafes İddianamesi ve eklerinde mevcut.
Bir şey daha var.
Malum, Albayım parası neyse verip tavuklar üzerinde
deney yapmaya da razı...
Ama galiba
küçük bir ayrıntıyı atlıyor.
Koç Müzesi’nde öyle bir
patlama olsaydı eğer denekler tavuk değil çocuklar olacaktı.
Hemen Kafes Planı’ndaki şu ifadeyi hatırlatayım: “Koç Müzesi’nde ziyaretçi patlaması olmalı. Sıkıntı çıkmasın. Bşk. Takip ediyor.”
Ben bunları hatırlatayım da, isterse Albayım patlama olsaydı tavuklar mı yumurtadan kesilirdi yoksa yumurtalar mı tavuktan sorusuna cevap aramaya devam edebilir!
***
Bir
referandum anekdotu
Sülaleden CHP’li, yaşı kemale ermiş, adını İsmet Anıl olarak veren bir okuyucum zor durumda,
yardım istiyor.
Diyor ki, “Hayatım boyunca CHP’ye oy verdim. 1982 Anayasası referandumunda elbette ‘
Hayır’ oyu kullandım. Ama şimdi kafam çok karışık. ‘Evet’ versem AKP’nin istediğini yapmış olurum, yapamam. ‘Hayır’ desem, daha önce reddettiğim 1982 Anayasası’na ‘Evet’ demiş olacağım. Bu duruma bir hal çaresi bulan CHP’li varsa lütfen bana da haber versin...”
Evet, var mıdır bu soruya cevabı olan bir CHP’li?