Hem dersini bilmiyor, hem şişman herkesten, hem de terbiyesiz...
Neler yazmıyorlar ki!
Bu
referandum “
AK Parti azgınlığını” sona erdirecek, “
yandaş yargı oluşturma çabalarını” boşa çıkaracak, tek parti faşizmini alaşağı edecek en önemli ve de “en tarihi” fırsatmış...
Bunları yazarken hiç utanmıyorlar. Hiç yüzleri kızarmıyor...
Sanki
HSYK ve
Anayasa Mahkemesi üyelerini parti teşkilatları atayacak... Sanki dünya tarihinde
icat edilmemiş bir “
seçim sistemi” uygulanacak... Sanki uzaydan savcı ve hâkim getirilecek...
Bir de cüretkârlar...
Efendim ben
demokrasi getiriyorum demekle demokrasi olmazmış...
Hükümet resmen dayatmada bulunuyormuş... Her şey parlamentodan ibaret değilmiş...
Hani “toplumsal konsensüs” neredeymiş...
Bu cahiller, anayasanın toplumsal konsensüsle yapıldığını sanıyor.
Böyle yapılmış bir anayasa yok ama toplumsal konsensüsle “hukuk” çizgisine çekilmiş mebzul miktar anayasa var...
Bunu bilmiyorlar.
Parlamentonun tek meşru “temsil mekanizması” olduğunu, oradan çıkan kararların aynı zamanda “toplumsal mutabakatı” yansıttığını
hesap edemiyorlar...
İtirazcı konumlarına bakarak, bu sıfatı hak ettiklerini düşünmeyin.
Kolpadırlar, dravdırlar, yalandırlar...
Darbeciler yapınca ses etmezler...
Parlamento yapınca hep birlikte yaygarayı basarlar: “411 el kaosa kalktı... Hükümet yandaş yargı oluşturdu. Parlamento devlete müdahale etti. Laik kazanımlar elden gitti” gibilerden.
Madem “yandaş yargı” oluşturma çabalarından bu kadar rahatsızsınız, neden mevcut ideolojik ve taraflı yargıya ses çıkarmıyorsunuz? Niçin kapalı devre “sen beni seç, ben seni seçeyim” durumlarına iti
raz etmiyorsunuz? Niçin cürümleri ve suiistimalleri ses kayıtlarıyla ortaya dökülmüş
yüksek yargı mensupları için aynı “yandaş nakaratını” tekrarlamıyorsunuz?
Bir
Yargıtay cumhuriyet Başsavcısı çıktı, “Yargısının görevi aydınlanmayı taşımaktır” dedi.
Sustunuz...
Bir başka
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, hakkında
kapatma davası açtığı partiyi “kandan beslenen vampirler, habis ur, bölücüler, vatan hainleri” diye suçladı.
Sustunuz...
Mahkemelerden üst üste ideolojik kararlar çıktı...
Erzincan üzerinden
Ergenekon davasına müdahale edildi... Fotokopi
dosya üzerinden “jet
tahliye” kararları verildi... Yüksek yargı mensuplarının Ergenekon sanıklarıyla kol kola görüntüleri ortalığa saçıldı...
Sustunuz...
Ne zaman parlamento “
demokratikleşme” yönünde bir adım atsa, asal ve esas sahiplerinizle birlikte aynı “militarist türküyü” çığırdınız.
Erdoğan’la sorununuz olabilir.
Bu hükümeti yönetmeye değer bulmayabilirsiniz.
Parlamento dağılımından hoşlanmayabilirsiniz.
O zaman “terbiyesizce”
manipülasyon çabalarından vazgeçip, seçimi bekleyin...
Seçim başka bir şey, referandum başka bir şey...
Plebisit ise bambaşka bir şey...
Sandık önünüze konulduğunda gereğini yapar, nefret ettiğiniz Recep Bey’i indirir, her hareketinde keramet vehmettiğiniz Etro Kemal’inizi iş başına getirirsiniz. Ebenizi görürsünüz.
Bereket Türk halkı sizin gibi düşünmüyor.
Bereket Türk halkı referandumla seçimi ayırt edebiliyor ve bunu hükümete karşı “güvenoyuna” dönüştürme gayretkeşliğinize nazik bir tarafıyla gülüyor.