CHP lideri Kılıçdaroğlu, Samanyolu Haber TV’de
Samanyolu Yayın Grubu Ankara Temsilcisi Abdullah Adulkadiroğlu’nun gündeme dair sorularının birçoğuna net cevaplar veremedi.
Ama ortaya net olan bir fotoğraf çıktı.
Oda Kılıçdaroğlu’ nun, kendisini CHP’nin başına getiren gücün müsaade ettiği kadar
siyaset yapabileceği idi.
Yani müsaade edildiği kadar sessiz yığınların sesi, kimsesizlerin kimsesi olabilecek.
Ki şu an
Türkiye’nin değişik bölgelerine yaptığı gezilerde
seçim eksenli konuşmalar yapıyor.
Ve özellikle
yoksulluk ve
açlık üzerinden kitlelere hitap ediyor.
Hatta, ‘terörü biz çözeriz, bize oy verin’ diyor ama alternatif bir plan ve programdan bahsetmiyor. Yoksulluk ve fakirlik konusunda olduğu gibi.
CHP lideri
Kemal Kılıçdaroğlu,
Başbakan Erdoğan'ın 'anayasa değişikliğini yargıya taşıyanların
Anayasa Mahkemesi'nin kararından sonra hangi yüzle millete gidecekleri'ne yönelik eleştirisine cevaben; "Bu değişiklik açlığı gidermeyecekse, Sayın Başbakan vatandaşın karşısına çıkıp hangi yüzle 'ey vatandaş, bu anayasa değişikliğine
evet deyin' diyecek? Ben de bunu merak ediyorum.'' İfadesini kullandı.
İlginç bir siyaset dili. Aslında Elma tek tek yenir. Üzüm çift çift ama…
Kaldı ki! CHP sosyal demokrat bir parti olarak Türkiye’nin hep gündeminde oldu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun bunu bilmemesi ve görmemesi mümkün değil. Ama yapılan
anayasa değişiklik paketine hayır diyor.
Pakete hayır dediği kadar, sosyal demokrat bir partinin lideri olarak; ’anayasa değişiklik paketinde eksikler var. Onları biz
iktidar olunca hepsini düzelteceğiz, şimdi
demokrasi adına atılmış bir adım var, kısmi de olsa faili meçhullere,
darbelere hayır diyen bir düzenlemeye biz de evet diyoruz’ diyemiyor.
Ama
Avrupa diyor.
Bu yüzden
Avrupa Parlamentosu Sosyal Demokratlar Grubu Başkan Yardımcısı
Hannes Swoboda, Türk halkına daha fazla demokrasi ve
özgürlük seçeneği sunan paketin
Avrupa Birliği için de önemli olduğunu vurgularken; "CHP'ye ve yeni liderine bizim tavsiyemiz, bu paketin arkasında durması ve desteklemesi. Çünkü bu değişiklik sosyal demokrat değerler de getiriyor. Eğer CHP sosyal demokrat bir parti olmak istiyorsa bu reformları desteklemelidir.'' Diyor.
***
Anayasa Mahkemesi’nin anayasa değişiklik paketi üzerine verdiği kararın kendi düşünceleri doğrultusunda çıkmayan CHP, karardan memnun olmadığını açıkça ilan etti.
Oysa demokrasisi dünya standartlarında olan bir Türkiye’ nin hem içeride hem de dışarıda daha saygın bir
ülke olması için gelen bu fırsatı siyasete
kurban etmek ne kadar doğru?
Her yıl, insan haklarına mugayir hareketten dolayı
AİHM kararlarıyla vatandaşına milyon eurolar ödeyen bir ülkede hangi varlık-yokluk edebiyatı kazanır ki?
Ama neticede bu ülkede askeri darbeler, faili meçhuller, köy boşaltmalar, siyasi
cinayetler,
şüpheli ölümler yaşandı.
Ve bunların tamamının, mevcut anayasa ekseninde durumdan vazife çıkaranlar tarafından gerçekleştirildiği kamuoyunun gözü önünde sek sek dolaşan belgelerde çok net durmuyor mu?
Öyleyse şimdi bunların hesabının sorulması için yapılacak bir anayasa değişikliği üzerine
referandum ile açlığın ne ilgisi var, demek doğru değil mi? Anlamak mümkün değil.
CHP lideri, bir rüzgâr ile meydanlarda dolaşıyor. Ama halka karşı ilk sınavını sosyal demokrat bir partinin başkanı olarak yapıyor ve demokrasiye hayır diyor. İnanın! İşi çok zor.