Hikâyelerinde Cruyff geçen iki
takım sahada olduğu için herkesin total
futboldan söz etmesini anlıyorum; ama Marwijk’in ekibine sırf turuncu giyiyorlar diye bu yakıştırmayı yapmayı abartılı buluyorum.
Ajax-
Inter 72
finalini veya
Hollanda 74’ü canlı izleyemedim; fakat bildiğimiz total futbol tarifi bu oyuna pek uymuyor. Bu Hollanda’nın orta saha oyuncularıyla forvetleri yer değiştirmiyor,
Van Persie (Cruyff’un yaptığı gibi) geriye gelip oyun kurmuyor. Bekler çıkmıyor, stoperlerin topla ilişkileri kötü. Ofsayt tuzağı kurmuyorlar, presleri de kısıtlı. Etkili kontratağa çıkıyorlar, eğer (
Brezilya maçındaki gibi) toto onlardan yanaysa kazanıyorlar. Bir de açıkça kirli oynuyorlar, önceki gün Rıdvan Hoca yazmış,
İspanya’nın pas oyununu bozamayınca sinirlendiler ve iki göbek oyuncusu
damat Van Bommel’le, De Jong’un sarı buçuk görmeleri sadece yarım saat sürdü. 120 dakika oynayıp
kart görmeyen tek oyuncuları Sneijder’di!
İspanya’yı da ilk yarım saatte maruz kaldıkları şiddet bozdu,
Villa sert savunmanın içinde kaybolunca gol seçenekleri tükendi. Bugünlerde
Xavi-
Iniesta’yı eleştirmek dünyanın her yerinde günah muamelesi görüyor, farkındayım. Ama (harika futbollarının hakkını da teslim ederek) söylemek zorundayım: “Bu kadar yetenekli orta saha oyuncuları, daha fazla gol atmalılar!”
Lampard’ın 22, Fabregas’ın 15 attığı sezonda Xavi-Iniesta’nın toplam gol sayısı dört... Iniesta dün bulduğu ilk pozisyonda Villa’ya pas vermeyerek maçı uzattı, ikincide golü atarak kupayı ülkesine getirdi. İspanya bu turnuvayı (Finaller rekoru olan) yalnızca 3 farklı skorerle
şampiyon tamamlıyor. Herhalde şunu kabul etmemiz lazım: Villa attığında varlardı, onun sustuğu anlardaysa sonsuza kadar paslaşmalarını alkışlamak zorunda kaldık! Yine de teşekkürler İspanya, teşekkürler Xavi-Iniesta.
Finalde bizim de bir tesellimiz var:
Euro 2008 finalinde iki Süper Ligzede Aragones-Löw final oynamışlardı, burada da Del Bosque-Frank de Boer iki kulübedeydi! Her 4 finalist hocaya da
Türkiye maceralarının çok tecrübe kazandırdığı muhakkak.