Bir ay boyunca ağır ve sıkıcı gündemi bir nebze rahatlatan
futbol heyecanıydı. Siyasi krizlerin, yürek yakan
terör saldırılarının üzerimize kâbus gibi çöktüğü günlerde Dünya Kupası maçlarıyla nefes aldık. Ve turnuvanın sonuna geldik. Futbol şölenine bu
akşam İspanya-
Hollanda finaliyle nokta konulacak.
Daha çok yıl ve
ülkesiyle anılan dünya
kupalarının ayrıca bir alamet-i farikası var mıdır bilmiyorum ama
Güney Afrika'daki turnuva,
vuvuzelanın arı vızıltısını andıran uğultulu sesiyle hatırlanacak. Tepkiler üzerine bir ara yasaklanması bile gündeme geldi. Ancak kimilerinin kulağına hoş gelmese de
FIFA 'yerel çalgıdır, devam etmeli' dedi. Vuvuzela, Afrika'dan
Avrupa'ya taşınırsa şaşırmayın... Önümüzdeki
sezon Türkiye'deki statlarda duyabiliriz. Tıpkı
Meksika dalgası gibi... Tribünlerdeki seyircilerin ayağa kalkarak oluşturduğu dalga, Meksika'daki turnuvadan yayıldı dünyaya. Ve çok da sevildi.
Vuvuzela gibi herhalde
gazete manşetlerine çıkan 'ahtapot' da unutulmayacak. Her turnuvada adını duyuran bir falcı çıkar. Bu kez bir insan değil, tahmin
şampiyonu 'ahtapot' oldu. Eğer kupanın sahibi olarak işaret ettiği 'İspanya'yı da tutturursa ahtapota olağanüstülük yüklenmesi işten bile değil.
Güney Afrika, ilk sıralarda tutuk ama daha sonra açılan keyifli maçlara sahne oldu. Heyecanı yüksekti. Şaşırtan sonuçlar,
sürpriz çıkışlar yaşandı. Siyah kıtanın gururu
Gana, sürprizin eşiğine kadar geldi. Yarı finale adını yazdırabilirdi. Son dakikada yorgun ayaklarıyla
penaltı noktasına doğru yürüyen Gyan, topu dışarı atmasaydı turnuvanın en büyük sürprizi yaşanacaktı. Penaltılar Gana'nın kaderi oldu.
Baraj maçında Henry'nin elle düzelttiği topun kaleye girmesiyle son anda Dünya Kupası bileti alan
Fransa'nın daha gruplarda elenmesi herkesi memnun etti. Futbolun adaleti belki yok. Ancak Fransa'nın yaşadıklarını 'kaderin adaleti' diye niteleyenlerin sayısı az değil. En büyük hezimeti Fransa yaşadı. 4 yıl öncesinin finalisti, gruplardan bile çıkamadı.
Maradona, dünyanın en büyük oyuncularından... Bu kez hoca olarak sınav verdi. Ancak başarılı olamadı.
Almanya karşısında ezildi. Dar alanda aniden hızlanan sonra duran, tekrar kıvrak
vücut hareketleriyle depara kalkan
Messi de
Arjantin'i kurtaramadı.
Bir
futbolcu ne kadar yetenekli olursa olsun tek başına bir
takımı sürüklemesi mümkün değil. Kazanmak için
yıldızlar yetmiyor, mutlaka 'takım oyunu' gerekiyor. Arjantin bunun ispatı. En iyi oyuncular onlardaydı ama
erken ayrıldılar. Uzun saçı ve biçimli sakalıyla Maradona'nın saha kenarındaki o karizmatik görüntüsü unutulmayacak.
Futbol devi
İtalya'nın evine erken dönmesinden hoşnut olduğumu gizleyemem. Finallerde İtalya ve Almanya'yı izlemekten bıkmış biri olarak favorilerin erken vedası, doğrusu ayrı heyecandı. Almanya forması giyen Devrekli Mesut Özil'e üzülmedik değil. Kim ne derse desin artık bir dünya yıldızı o.
Futbola ayrı bir hava katan sarı formalı Brezilya'nın elenmesi, her zaman hüzün vericidir. Yine öyle oldu.
Bu akşam bir ilk yaşanacak. İspanya ya da Hollanda fark etmez. Kupayı kim alırsa alsın
dünya kupasına ilk kez uzanacak. Hollanda geçmiş yıllarda final oynadı ama her defasında kaybetti. İspanya, iyi futbolcularına rağmen turnuvaların başarısız takımıydı. Şeytanın bacağını Avrupa Şampiyonası'nda kırdı. Şimdi sıra Dünya Kupası'nda...
Bir ay önce turnuva start alırken gönlümün
Bursaspor gibi ilki yaşayacak ülkeden yana olduğunu belirtmiştim. Afrika veya Asya'dan bir ülkenin kazanması futbol adına devrim olurdu. Biraz Gana yaklaştı.
Favorileri sıraladıktan sonra şöyle yazmışım: "
Turnuvaların başarısız takımları İspanya, Hollanda her zaman sürpriz adaylardır... Onca yıldız oyuncuya rağmen hiç de sürpriz yapamadılar. Belki Güney Afrika'da... Vuvuzelanın vızıldayan sesleri arasında bir ilk yaşansa da bugüne kadar adı geçmeyen bir ülke şampiyon olsa... Ne iyi olur."
Ve oldu... Sürpriz gerçekleşti. İspanya ve Hollanda finale kadar yürüdü. İspanya'nın başında da başarısız olduğu için Beşiktaş'tan kovulan Del Bosque var. İster misiniz İspanya'ya tarihinde ilk kez dünya kupası kazandırsın. Kupanın bir ucundan tuttu bile.
Kupa kime yakışır? İspanyalı David Villa'ya mı, yoksa Hollandalı Sneijder'e mi? Kazanan, Dünya Kupası'nın Bursaspor'u olacak. Çünkü bir ilki yaşayacak ve yaşatacak...