Ne yani, CHP’nin
Şahin Mengü’sü sert tepki koyuyor diye, yapılan işin doğru olduğunu mu savunacağız?
Ana
yasa Mahkemesi, “azıcık ucundan” da olsa, esasa girerek anayasa ihlali yapmış, suç işlemiştir.
Bunun tartışması olmaz.
Hüküm açık... Yasa belli... Teamüller ortada...
Dileriz bu son olur, her kurum “kendi görev ve
yetki sınırları içinde” kalır... Bitti.
Fakat, şu “hayır
koalisyonu”nu da anlamak mümkün değil.
Öyle geniş bir koalisyon ki, ne versen alıyor, hiçbir şeye “yok” demiyor...
İçinde “
Hayırda hayır vardır” diyen
Kemal Kılıçdaroğlu var...
Hangi anayasa değişikliğine niçin karşı çıktığını bilemediğimiz
Devlet Bahçeli var...
Milano milletvekili
Sırrı Sakık var...
İkide birde rejim lehine “eylemsizlik” kararını gözden geçiren Abdullah
Öcalan var...
YARSAV var...
Seyfi Oktay var...
Süheyl Batum var...
Ruhat Mengi var...
Erzincan üzerinden
Ergenekon davasına müdahale eden
Kadir Özbek var...
Erzurum özel yetkili savcılarını el çabukluğuyla görevden aldıran
HSYK var...
Danıştay var...
Yargıtay var... Ergenekon soruşturmasına müdahale eden yüksek
mahkeme üyeleri var... Fotokopi üzerinden
tahliye kararı veren yüksek yargıçlar var...
Livaneli bile var...
Livaneli’nin aklı başına yeni gelmiş,
Anayasa Mahkemesi’nin siyasi bir karar organı olduğunu söylüyor... Üyelerinin bilmem kaçı “
hukukçu kökenli” değilmiş... Mesela başkan, hâkimlik mesleğinden gelmiyormuş. Kurum ikide birde siyasi kararlar alıyormuş.
E, günaydın...
Beş yaşındaki çocuk da bilir ki, anayasa yargısı organları siyasi (politik) kurumlardır... Aldıkları kararlar siyasidir... Bu kararlar, siyaseti şu ya da bu şekilde etkilemektedir. Dünyanın her yerinde böyledir bu...
Politik kurumlar oldukları için,
demokrasi ilkesiyle çelişmektedirler ama böyle olmak zorundadır...
Bir “siyasi karar organı” olarak
Anayasa Mahkemesi, aynı zamanda devlet iktidarını sınırlamanın aracıdır.
Temel hakları ve “hukuk devleti güvencelerini”, devletin, özel olarak da çoğunluk iktidarının muhtemel tecavüzlerinden korurlar. Yani, devlet yetkisinin keyfi ve kötüye kullanımının önüne geçerler.
Budur...
Bizde ise Anayasa Mahkemesi, temel haklara ve hukuk devleti güvencelerine karşı devleti korur; devlet alanını
tahkim eder... Böyle bir fark var... “Tedbirler Yasası”na karşı takındığı tavırdan başlayarak, bütün Anayasa Mahkemesi kararlarını gözden geçirebilirsiniz. Bu farkı göreceksiniz.
İyi de, patır patır parti kapatılırken Livaneli’nin aklı neredeydi?
Ruhat Mengi neredeydi?
Başörtüsünü üniversitelerde serbest bırakan anayasa değişikliği “esas denetimine” tabi tutulurken
Şahin Mengü neredeydi ve niçin “Anayasa Mahkemesi gerekçesini bildirmeden kararını açıklayamaz” demedi?
Kılıçdaroğlu neredeydi?
Her şey bir yana, Kenan
Evren’in yargılanmasına imkân tanıyan anayasa değişikliğine de karşı çıkıyor bunlar.
Kılıçdaroğlu’nun “Hayırda hayır vardır” kampanyası başarılı olursa,
Kenan Evren cezaevine girmekten kurtulacak. Daha düne kadar “12
Eylül karşıtlığı” üzerinden ekmek yiyenler yapacak bunu...
Görüyor musunuz koalisyonun derinliğini?