Puyol’un golüne kadar olan bölümde Almanya’nın topu ayağında tutup ilerleyebildiği süre 5 dakikayı geçmez.
İspanya müthiş bir alan
savunması/adam presiyle Almanları son 6 yılda hiç olmadığı kadar etkisiz kıldılar. Topu kaptıklarında ise çok zor rakibe verdiler. Top Almanlara geçtiğinde tarihlerinde olmadığı kadar uzun topa mâhkum ettiler. Ve bu uzun topların tamamını da topladılar.
İnanılmaz bir oyun hakimiyetiydi. Bu oyun hakimiyetine rağmen girebildikleri pozisyonların bu kadar az olması inanılmaz. Sebep ise Almanya’nın ceza sahası önü savunmasını Neuer’in formuyla birlikte çok iyi yapması.
Villa, savunma içinde kaybolmaktan, harika taktik bilgisiyle sürekli sol kanada kaçarak ve topa sahip olarak kurtuldu. Ancak İspanya ekstra hücumcuları ceza sahası içine sokamadı.
İspanya bu
kupada orta saha savunma kurgusu açısından 2008’e göre daha iyi. Ama Silva-Villa-Torres işlerliğini aradı. Yani bir nevi bir yönü kuvvetlendirirken diğer taraftan ödün verdiler.
Ne garip ve manidar ki, aynı kararı veren
Hollanda’nın da rakibi oldular.
Burada tarihi bir durum ve aynı zamanda bir tezat var gibi. İki
ülkenin de (aslında İspanya’dan çok Katalunya demeli)
futbol ruhuna ilham veren futbol devi Cruyff’un rüyalarını süsleyen finalle karşı karşıyayız. Ancak onun öğretisiyle yetiştirilmiş oyuncular, pek bu öğretiye inanmayan iki
teknik adamla tarih yazdılar.
Pazar akşamı kim kazanırsa kazansın bir ilk kazanan olacak ve ilk kez Avrupalılar kıtalarının dışında kupa kaldıracak. Hollanda kazanırsa da eski sömürgesinde kupa kaldıran ilk ülke olacak.
Tarih yazılıyor diyorum inanmıyorlar!