Futbol
Federasyonu’nun henüz tasarı halindeki “profesyonel
hakemlik” uygulaması, diyelim önümüzdeki
sezon hayata geçerse neler olur?
Bu sorunun, dünyadaki yanıtı : “Çok iyi olur! Gelecek hakemliğin profesyonelleşmesinde... Bu süreç en geç 2014’e kadar tamamlanmalı. 2014 Dünya Kupası maçlarında profesyonelliğe geçmemiş hiçbir federasyondan hakem görev almayacaktır!”
Dünyadaki en geçerli yanıtı veren kişi,
A haberleri'>FIFA Başkanı Sepp
Blatter... Blatter, hakemliğin gelişmesi için profesyonelliği bir ön koşul olarak görüyor. (1
Mart 2005)... Dünya çapında değeri yüz milyonlarca eurolarla ölçülebilen, milyar euroluk ciroların söz konusu olduğu endüstriyel liglerde
hakemlerin de profesyonelleşmesi kaçınılmaz görülüyor.
Bu gidişin ilk sonuçlarından biri, dün gece
Hollanda-
Uruguay maçını yöneten Özbek Ravshan İrmatov’un büyük bir olasılıkla Brezilya’da düdük çalamayacağıdır. Yaşından dolayı değil, Özbekistan’da profesyonelleşmenin hemen hemen olanaksızlığından!
Dünyadaki trendlerden elbet ülkemizi de soyutlayamayız. Konuştuğum
futbol insanları, eski ve yeni hakemler de genellikle profesyonelleşmeyi olumlu buluyor.
Ancak benim endişelerim var yine de...
Bizim
sportif kültürümüz,
rekabet anlayışımız ve hakemlere bakışımız, bu profesyonelleşmeye pek sağlıklı biçimde geçemeyeceğimizi gösteriyor.
Haydi gelecekten (!) örnekler verelim...
Diyelim ki yaşı uygun, eğitimi, hakemlik kariyeri üst düzeyde yüzde yüz güven duyulan, liyakatı kuşkusuz bir hakemi, profesyonel ilan ettiniz...
Hakem de insan ya... Hakemler de hata yapar ya... Diyelim, o hakem de çok önemli bir hata yaptı...
O hatadan zarar gören, puan kaybına uğrayan kulübün başkanı şöyle bir demeç veremez mi mesela?
“- Maaş alıyorsun. Bu işi meslek seçmişsin. Aldığın parayı hak etmiyorsun... Ya mesleği bırak, ya da işini doğru dürüst yap, aldığın parayı hak et!”
Böylece oyun kuralı ve uygulamalarına dayalı
eleştiri ve tehditler, bir eksen kaymasıyla
maaşı hak etmek, hak etmemek konusuna kilitlenebilir...
Olmayacak şey değildir. Çünkü bugüne kadar görüldü ki yöneticilerimiz, ucu biraz kendilerine dokundu mu ağızlarının ayarını da ölçüyü de kaçırıverirler.
Lafın gümrüğü yok nasıl olsa... Ayar bozan ağızları da istediğin kadar ceza ver - büzemezsin!
Endüstriyel liglerde profesyonel hakem uygulaması farklı biçimlerde uygulanıyor. Örneğin İngiltere’de hakemi atayan federasyon... Hakeme maaşını ödeyen EPL (English Premiership Limited) ... Tabi ligin sahibi konumundaki kulüpler...
İtalya,
Fransa ve
Almanya’da hakem parasını federasyondan alıyor.
Bizde de ilk etapta maaşı ödeyecek olan federasyon olacak. Peki ya ileride lig organizasyonu
Kulüpler Birliği Vakfı’na geçerse?
Kulüplerimizle hakemlerimiz arasında bir tür
işçi işveren ilişkisi kurulabilir mi ? Böyle bir ilişki sağlıklı yürüyebilir mi? Biz buna hazır mıyız?
Daha başka bir konu...
Süper Lig’imizi 30 hakem yönetecek. Bunlardan seçilmiş 5 - 6’sı profesyonel ilan edilecek sadece... Örneğin serbest meslek icra eden bir hakem için profesyonelliğe geçiş o kadar zor olmaz... Hatta keyifli bir gelişme sayılabilir.
Ama kamudaki görevi nedeniyle müsteşarlık, valilik gibi üst düzey görevlere kendilerini hazırlayanlar, o kariyeri kolay kolay bırakabilirler mi ? Doğal olarak onlar profesyonelleşemez... Peki, profesyonelleşen arkadaşlarına karşı biraz karınları ağrır mı, ağrımaz mı ? Ben bilemiyorum.
Bu deneyimi kaçınılmaz olarak yakın gelecekte yaşamak zorundayız. Akıllı davranıp sağlam ve güvenli köprüler hazırlarsak, profesyonellik yoluna girebiliriz...
Aksi halde...
Maaşlı memur meselesi...
Benden söylemesi!
GÜLE GÜLE HAYTA!
Galatasaray Spor Kulübü, beklediği müjdeli (!) haberi hiç
vakit geçirmeden internet sitesinden taraftarlarıyla paylaştı...
Fildişi Sahilli Abdülkader
Keita, 8.2 milyon
Euro’ya Katar’a satıldı...
Üstüne Keita’ya ödenecek 200 bin Euro da
futbolcu vazgeçtiği için kulüpte kalmıştı...
Güzel haber...
Galatasaraylılar memnun, finansal anlamda kulüp rahat bir nefes aldı. Ben de memnunum... Kötü davranış örneği gösteren hakemi ve taraftarları aldatma huyundan bir türlü kurtulamayan kışkırtıcı “hayta” artık bizim ligimizde yok.
Bazı taraftarlar Keita’nın gidişinden üzüntü duyuyorlar... Zamanla unutulur. O’nu unutturacak birini bulmak da yönetimin görevidir.
Güle güle hayta!
FİNALİ KİM YÖNETECEK?
1982 Dünya Kupası
finalini yönetecek hakemi en az 1 hafta öncesinden bilerek yazmıştım...
Avrupa Latin
Amerika finali olursa İsrailli Abraham Klein... İki Avrupalı karşılaşırsa Brezilyalı Arnalda
Cezar Coelho...
İtalya Almanya finalini Coelho yönetti.
Her neyse... Bu defa olayı yerinden izlemediğim için hiçbir iddiam ve tahminim yok... Elbette merak ediyorum ama...
Dün
tatil yerinde bulup sohbet ettiğim
FİFA kokartlı bir hakemimize sordum soruyu : “Sence Finali kim yönetecek ?”
“Herkes Belçikalı De Blekere diyor ama, benim adayım farklı” diye konuştu..
Onun adayı Meksikalı Benito Archuanda... Bugüne kadar başarılı maçlar çıkardığını, yaşının 44 olduğunu söyledikten sonra, “Artık bir final onuruyla uğurlanmayı hak ediyor” dedi.
Kupa finalini Uruguay Almanya/
İspanya da oynasa, Hollanda Almanya/İspanya da oynasa fark etmiyor. Çünkü Archuanda
Kuzey Orta Amerika ve Karaibler konfederasyonundan...
Yani tarafsız... Avrupalılar final oynarsa, bir Avrupalı hakeme yol açılabilir... Howard Webb... Martin Hansson.. Ya da De Blekere... Ne var ki De Blekere yılda en az üç kere Belçika’dan Hollanda’ya geçip lig maçı yönetiyormuş... O yüzden şansı yokmuş!
Meksikalı Benito Archuanda finali yönetirse, doğru tahmini kimin yaptığını yazarım, bekleyelim!
YENİ LİGE YENİ ŞANSAL
35 yıllık arkadaşım, meslektaş olmaktan onur duyduğum, sapına kadar gazeteci dostum
Şansal Büyüka,
Memorial Hastanesi’nde çok başarılı bir by pass ameliyatı geçirdi.
Yeni sezona her zamanki gibi tertemiz, güçlendirilmiş pırıl pırıl bir
kalple hazırlanıyor.
Geçmiş olsun Şansal...
Elleriniz dert görmesin Bingür Sönmez hocam... Ekibinize ve size güvenen milyonlarca kalp var bu ülkede...
O yüzden Şansal’a da iyi bakın, kendinize de!