Anayasa Mahkemesi
raportörü,
referandum süreci tamamlanmadan anayasa değişikliğinin gerçekleşmemiş sayılacağından hareketle CHP’nin açtığı iptal
davasının reddedilmesini istemiş.
Üyeler bu görüşe uyarlarsa “12
Eylül referandumu” kesinleşecek. Mahkeme üyelerinin “esasa” girip,
HSYK ve
Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştiren maddeleri paketten düşürmeleri de bir olasılık. Doç.
Osman Can, bu durumda
yüksek yargı kararının “yok hükmü”nde sayılması gerektiğini savunuyor ve değişikliğin Meclis’ten geçtiği haliyle halkoyuna sunulmasını öneriyordu.
Anayasa değişikliklerinin denetimi sorunu, TİP’in açtığı bir dava üzerine 1971’de gündeme gelmişti. Prof.
Mümtaz Soysal, “Anayasanın Anlamı” kitabında
mahkemenin karar mantığını şöyle aktarır:
“Devletin şeklinin
Cumhuriyet olduğu hakkındaki Anayasa hükmü değiştirilemez ve değiştirilmesi
teklif edilemez.
Cumhuriyet sözcüğünün ifade ettiği devlet sistemidir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi, her Anayasa değişikliğinin Cumhuriyetin temel ilkelerine uygunluğunu denetleyebilmelidir ki bu Cumhuriyet değişmez kalabilsin...
Bu, aslında çok tehlikeli bir gerekçe. Sonunda toplumu, ‘yargıçlar devleti’ denen bir anlayışa götürmesi, halkın oylarıyla kurulmuş bir parlamentonun elindeki değiştirme yetkisini hiçe indirmesi mümkün. Anayasa Mahkemesi’ndeki yargıçlar, Cumhuriyetin temel niteliklerini belirli bir yönde yorumluyorlar diye, o tutuma aykırı düşen bütün Anayasa değişiklikleri iptal edilecek ve dolayısıyla ulus, bu alandaki yetkisini kendi temsilcileri aracılığıyla da olsa, kullanamaz duruma mı gelecektir? Anayasa Mahkemesi üyeleri, ‘Cumhuriyet’ sözüne Anayasanın başka ilkelerini ekleyerek o ilkelere de değişmezlik kazandırma yetkisini nereden almaktadırlar?”
Değişikliklerin Cumhuriyet ilkesini değiştirdiklerinden ötürü “esastan” değil, değişmemesi gereken bir hükmün değişmesi sonucunu doğurdukları için “biçim yönünden” iptal edildiğini ileri sürmenin zorlama bir yol olduğu, Anayasa Mahkemesi’ni parlamentoyla açık bir çatışma durumuna sokabileceği konusunda uyarıyor. Yüksek yargının devlet sistematiği içindeki yerini aşmaması gerektiğini savunuyor.
Türkiye’de bugün yaşanan çatışma da bu değil mi?
Yargıyla ilgili değişiklikleri “hukuk devleti” ilkelerine aykırı bulup “esasa” girmeye çalışıyor yüksek mahkeme. Raportör ise o aşamaya bile gelmeden, Anayasa Mahkemesi’nin referandumdan önce paketi görüşemeyeceğini söylüyor.
Mümtaz Hoca’nın Anayasa kitabı, Türkiye’nin kırk yıl önce
demokrasi ve hukukta daha ileride olduğunun kanıtı. Hoca da o kitabı yüzünden 1971 muhtırasında “komünizm propagandası” yaptığı gerekçesiyle tutuklanmış,
sıkıyönetim askeri mahkemesinde yargılanmıştı. Nereden nereye geldik!
Niye halka güvenmiyoruz,
12 Eylül referandumunda kararı yurttaşlar versin.