CHP lideri
Kemal Kılıçdaroğlu, 11 şehit verdiğimiz
Gediktepe'ye gideceğini ve Başbakan'ın aksine siperlerde "çömelmeyeceğini" açıkladı.
Ardından da önceki gün sınır karakoluna giderek verdiği pozları
servis ettirdi.
Fotoğraflara bakılırsa gerçekten de siperde ayakta durdu.
Hatta ellerini arkadan bağlayarak poz verdi.
Erdoğan yeni saldırı yemiş, sınırdaki bir taburu ziyaret ederek görev yapan erlere moral vermişti.
Kılıçdaroğlu da Başbuğ tarafından
terör konusunda brifing almaya gitti.
Başbuğ'un özel askeri uçağıyla Van'a geldi.
Genelkurmay Başkanı'nın arkasından uçağın merdivenlerine tırmanırken resimleri kendileri servis etti.
Askeri helikopterle sınır karakoluna gitti.
Garip bir şekilde, Kılıçdaroğlu'nun "dik durma" sözünü yememesi için ayakta
mevzi almaya müsait kum torbaları yükseltilmiş bir mevzi seçilmiş.
Böylece, ayakta olmasına rağmen dışarıdan bakıldığında sadece yüzü gözüken bir Kılıçdaroğlu var.
Yine servise konulan fotoğraflara bakılırsa, Kılıçdaroğlu ayakta dururken, siperlerin ön kısmında ayakta duran askerler var.
Tepede ise, kameralar ile çekim yapanlar.
Yani, ziyaret edilen karakolun risk bakımından yakından uzaktan Gediktepe ile ilgisi yok.
Bütün bunlara bakarak Kılıçdaroğlu'na "cesaret madalyası" vermek maalesef mümkün değil.
Görüntüler,
Penguen Dergisi'nin son kapağındaki karikatürü andırıyor.
Titanic filminin DiCaprio ve Kate Winslet'in yer aldığı unutulmaz sahnesini uyarlamışlar.
Siperde ayakta kollarını açmış rüzgârın keyfini yaşayan Kılıçdaroğlu, arkasından da onu tutan Başbuğ resmedilmiş...
Ziyaret biraz bu kapağı andırıyor.
Asıl tartışılması gereken, muhalefet liderinin ancak askeri koruma ile o
bölgeye gidebilmiş olması.
Kılıçdaroğlu'ndan bundan sonra bölge sorunlarına "
sivil çözüm" üretmesini beklemek de hayal olur.
Oysa "Dersimli, aşiret mensubu,
Kürt ve
Alevi" olduğu için bölge sorunlarına makul kalıcı çözümler üretmesi beklenirdi.
Bulunduğu makam ve köken nedeniyle her kesim tarafından önerileri sindirilebilirdi.
Hatta Kılıçdaroğlu, Gandi'yi örnek alıp Dersim'den Yüksekova'ya "barış yürüyüşü" de yapabilirdi.
O zaman bölgede dibe vuran CHP oyları da yükselişe geçer ve
iktidar yolu açılırdı.
BDP'nin oyları da
transfer edilebilirdi.
Kılıçdaroğlu için bu fırsat aslında henüz kaçmadı.
Sadece imajı zarar gördü.
Onu da atacağı samimi adımlarla aşabilir.
Mesele yükseltilmiş kum torbaları arkasında dik durmakta değil, mesele kalıcı barışın arkasında dik durmaktır.
Demokratik ve sivil çözüm konusunda kimin ne kadar dik durabildiği de ortadır.