Kırgızistan için özel gün. Yeni bir dönemin başlangıcı... Olaylar yatıştı. Oş başta olmak üzere
Özbekistan sınırında sükunet sağlandı. Bişkek'te sular duruldu. Katılımın yüksek olduğu
referandum başarıyla sonuçlandı. Geçici
yönetim halktan yüzde 90'ın üzerinde
destek gördü.
Roza Otunbayeva resmen
cumhurbaşkanı oldu. Geçici yönetim meşru ve kalıcı hale geldi.
Roza Oturbayeva'nın
yemin törenine katılmak üzere
Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu ile Bişkek yolundayız. Davutoğlu, kardeş coğrafyadaki ateşin sönmesi için iki hafta önce
Kazakistan'daydı. Astana'da diplomatik girişimlerde bulundu. Kırgızistan'a gelmeyi de planladı ancak yönetimin meşruiyet kazanması için referandum sonuçlarını bekledi.
Bişkek her zaman olduğu gibi yeşiller içinde. Hava sıcak, 30 derecenin üzerinde. Çevresindeki dağların zirveleri karla kaplı. Yükseklerden süzülen kar suları Bişkek'i dünyanın en yeşil başkentlerinden biri yapmış. Dün Bişkek için özel bir gündü... Davutoğlu yolda 'Yeni dönemde Bişkek'e inen ilk
uçak bizimki olacak' dedi. Devlet temsili anlamında... Ve tabii
bakan düzeyinde. Yoksa Bişkek Havaalanı çok hareketli.
Amerikan ve Rus askerî uçaklarıyla dolu... Her iki ülkenin de Kırgızistan'da üssü var.
Otunbayeva'nın
yemin töreni için Bişkek'e dışarıdan gelen ilk ve tek bakan Ahmet Davutoğlu oldu. Ne komşu ülkelerden ne de başka devletlerden bakan düzeyinde temsil söz konusu değildi. Altı çizilmesi gereken bir görüntü bu... Yeni dönemin ilk günü... Roza Otunbayeva'nın yemin töreni. Ve tek bakan...
Türkiye'den Ahmet Davutoğlu...
Şüphesiz bu fotoğrafın simgesel anlamı var. Bir fotoğrafın ötesinde derin anlamları var. Türkiye'nin Kırgızistan'a verdiği önem... Bu özel günde Kırgız yönetiminin hemen yanında Türkiye var. İyi gün kötü gün dostu... Türkiye-Kırgızistan dostluğunun anıtı.
Davutoğlu Bişkek yolunda konuştu, "Buradaki her hassasiyet ve her gelişme bizi doğrudan ilgilendiriyor. Her zaman ilk tepkiyi biz veriyoruz." dedi. Daha önceki yönetim değişikliklerinde de Türkiye'nin benzer biçimde devreye girdiğini anlattı. Türkiye bölgedeki her gelişmeyle yakından ilgili...
Buna rağmen tenkide uğramıyor değil. Davutoğlu pek politik tartışmalara girmek istemiyor, siyasi polemikten özenle kaçınıyor ancak muhalefet sözcülerinin
Meclis kürsüsünden dile getirdiği 'bölgeye kayıtsız kaldığı' eleştirilerini haksız buluyor... Bu eleştirilere dikkatli bir üslupla
cevap verdi: "Orta
Asya Türk cumhuriyetlerine bizden daha yakın kimse olamaz. Bölgedeki her toplumla yakın dostluğumuz, kardeşliğimiz var.
Orta Asya'daki gelişmelere hiçbir zaman bigane kalmadık."
Davutoğlu uzun uzun 'tutarlı ve fonksiyonel Orta Asya' stratejisinden bahsetti. Gerek
bağımsızlık sonrası inşa sürecinde gerekse uluslararası zeminde Türkiye'nin sürekli Türk cumhuriyetlerinin yanında olduğunu örneklerle anlattı. Kalkınma amaçlı
yardımın yüzde 44'ünün Türk cumhuriyetlerine gönderildiğini söyledi. Büyük bir oran... Yaklaşık yarısı Türk cumhuriyetlerine...
Bişkek'te iki
anlaşma imzalandı. 10 milyon dolar hibe, 11 milyon dolar da
TİKA'nın
teknik yardım anlaşması... TİKA ayrıca son olaylarda zarar gören binaların onarılması için kolları sıvamış. TİKA Başkanı Musa Kulaklıkaya, ilk çalışmalara Bişkek'ten başlandığını, 13 konutun kısa sürede
tamir edileceğini söyledi.
Davutoğlu '2009-2010,
Avrasya coğrafyasında Türk yılı olacak.' dedi. Neden mi? Avrasya ölçeğinde uluslararası kurumların yönetimini Türk dünyası üstlenecek... Türkiye ve Kazakistan. Kabul etmek lazım ki Türkiye'nin Orta Asya politikasında kayıp yılları oldu. Ahmet Necdet Sezer'in cumhurbaşkanlığı dönemi bölgeyle ilişkilerde büyük boşluk oluşturdu. Şimdi hızla o boşluk gideriliyor. Sezer hiç bölgeye ziyaret yapmazken Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev'le 10 ay içinde 6 kez görüştü.
Dışişleri Bakanı 15 gün aradan sonra tekrar bölgede... Sözün özü Türkiye, Sezer döneminde terk ettiği coğrafyaya tekrar dönüyor. Davutoğlu'na Kırgızistan'da eşlik ederken bu gerçeği gözlemledim...