Kantarcıoğlu çekilmezse karar yok sayılmalı...


Anayasa değişiklik paketi ile ilgili iptal başvurusu... Anayasa değişiklik paketi ile ilgili iptal başvurusu gerçekleşmeden, CHP'nin aracısı Seyfi Oktay'la yöntem üzerine konuştuğu ve yönlendirmeye maruz kaldığı ortaya çıkan Anayasa Mahkemesi üyesi Fulya Kantarcıoğlu, şu ana kadar davadan çekildiğini açıklamadı. Gün geçtikçe kamuoyunda tepkiler büyüyor. Maalesef Yüksek Mahkeme'ye güven de erozyona uğruyor. Türkiye'de ilk kez 402 Sivil Toplum Kuruluşu bir araya gelerek, "İhsas-ı reyde bulunduğu ortaya çıkan Kantarcıoğlu çekilmeli" deklarasyonu yayınladı. Hukuk örgütleri tek tek açıklamalar yapıyor. İllerde de barolar tepki gösteriyor. Kantarcıoğlu, "İhsas-ı reyde bulunmadım, çekilmeyeceğim" diyebilir. Ama Ergenekon terör örgütünün yargı ayağının başında yer almakla suçlanan Adalet eski Bakanı Seyfi Oktay, kendisine reform paketi içerisinde yer alan yargı düzenlemelerine neden "hayır" denmesi gerektiğini gösteren bir dosyayı göndereceğini açıkça ifade ediyor. Pazartesi günü gazetemizde Venedik Komisyonu Genel Sekreteri Thomas Markert ile yapılan röportaja yer verdik. "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin vermiş olduğu bir karar var. Bir hâkim önyargılı olmayabilir fakat önyargılıymış gibi bir görüntüsü varsa dahi o davadan çekilmesi gerekir" diyor. Bu bilgilerin ışığında Kantarcıoğlu'nun davada yer almakta ısrarcı davranması, hele hele böyle bir kararın altında imzası bulunması kabul edilemez. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararları, Anayasa Mahkemesi'nin de üzerindedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi'nin geçmişte verdiği kapatma kararları nedeniyle çok miktarda tazminat ödedi Türkiye. Venedik kriterleri de AİHM kararları da Kantarcıoğlu'nun davadan çekilmesi gerektiğini netlikle ortaya koyuyor. Anayasa Mahkemesi'nin, evrensel hukukun gerisinde kalması düşünülemez. Hukukun üstünlüğü, Kantarcıoğlu için de geçerli. Anayasa Mahkemesi bütün bu gerçeklere rağmen hatalı karar alır ve Kantarcıoğlu'nun üyeliğini devam ettirirse, bu hukuki olmayan siyasi tavra karşı tek çözüm kalır. O da, Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can'ın ortaya koyduğu, iptal kararını yok saymak. Anayasa Mahkemesi kararını Resmi Gazete'de yayınlamadan, paketi topyekûn referanduma götürmek. Kurucu unsur halkın karar vermesini sağlamak. Böylece, askeri darbeler gibi evrensel hukuka uymayan kararlara da demokratik toplumun gereği gibi direnilmiş olur. Tabii, böylesi bir referandum söz konusu olursa, erken seçim kararı ile birlikte sandığa gitmek daha makul. Hem reform paketi halkın onayına sunulmuş hem de hükümet güvenoyuna gitmiş olur. Halk bütün bu süreçlere vakıf olarak, "evet" ya da "hayır" der. Türkiye de yok yere yeni siyasi gerilimler yaşamaz. Bireylerin elinde demokratikleşme yolunda onlarca yıl daha kaybetmez.
<< Önceki Haber Kantarcıoğlu çekilmezse karar yok sayılmalı... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER