CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü konusunda
Radikal Gazetesi'ne söylediklerini okuyunca heyecanlandım. Yeni şeyler söylüyordu. Bu soru, Kılıçdaroğlu'na ilk kez sorulmadı. Adaylığını açıkladığı günden beri bu soruya muhatap oldu. Her defasında geçiştirdi, hiç net
cevap vermedi.
Kongre konuşmasında bile konuya merdiven altlarında sigortasız çalışan başı örtülü kızlar üzerinden girdi. Ne demek istediği ise anlaşılamadı.
CNN'de Ahmet Hakan'ın programında 'Nasıl çözeceksiniz?' diye üzerine gidildi, ısrar karşısında '
Anayasa Mahkemesi'nin kararı' diyerek sıyrılmaya çalıştı. Çözüm derken yasağı savundu.
Herkes biliyor ki, başörtüsü konusunda Anayasa Mahkemesi'ni referans yaptığınız zaman sorunu çözümsüzlüğe terk etmiş oluyorsunuz. Üniversitelerde yasağın tek dayanağı Mahkeme'nin yorumu... Yasakçıların tek sığınağı... Ne Anayasa'da ne yasalarda yükseköğretimde başörtüsünü yasaklayan bir hüküm var.
Radikal Gazetesi'nden meslektaşlarımız Kemal Kılıçdaroğlu'na başörtüsünü tekrar sordu. CHP liderinin 'İktidarınızda başörtülü kızlar üniversiteye gidebilecek mi?' sorusuna verdiği cevap aynen şöyle: 'O sorunu biz çözeriz ve çözmeye de kararlıyız.' Söylediği sözün anlamı çok açık... Kılıçdaroğlu, başörtüsü sorununu çözmeye sadece niyetli değil, aynı zamanda kararlı... Yani vurgulu bir çözüm vaadi değil mi bu?
'Nasıl çözeceği' sorusuna ise şu karşılığı verdi: 'Onu da bize bıraksınlar. Terörü de çözeceğiz,
türban sorununu da çözeceğiz.' Çözümün yöntemi konusuna açıklık getirmedi. Ancak bu soruya cevap verirken 'türban' kelimesini kullanması dikkat çekti. Çünkü bazı kesimler başörtüsü ile türban arasında fark olduğunu, başörtüsünün masum, türbanın ise 'siyasî simge' olduğunu söylüyor.
Kılıçdaroğlu başörtüsü ile türban arasında ayrıma gitmeden 'Biz çözeceğiz ve de kararlıyız.' dedi. Radikal'den meslektaşlarımız, bu kez doğrudan türbanı önceleyerek aynı soruya tekrar sordu...
'Türbanlı kızlar üniversiteye girebilecekler mi?' Kılıçdaroğlu'nun cevabı, yukarıdaki sözlerini teyit eder şekilde: 'Toplumsal desteği sağlayacağız. Herkesin okumasına olanak sağlayacağız. Kimsenin endişesi olmasın. Biz bu sorunu çözeceğiz.'
Ben CHP liderinin bu sözlerini çok önemsemiş, çözüm konusunda umutlanmıştım.
Başörtüsünün önündeki CHP engeli kalktı diye düşünmüştüm. Yazıyı bitirirken çözüme çok yakın bir yerde olduğumuzu söyleyecektim ki, Kılıçdaroğlu'nun açıklaması geldi.
CHP lideri sabah ve öğlen değil,
akşam saatlerinde sözlerini düzeltmeye çalıştı. Gazetenin manşetinde yer alan 'Kızlar üniversiteye türbanla gidecek' ifadesini kullanmadığını söyledi. Doğrudan öyle bir ifadesi yok ama 'Türban sorununu çözeceğiz' ne demek? Bu cümlenin tek anlamı var... Buradan, üniversitelerde yasağa son vermenin dışında başka sonuç çıkar mı?
CHP lideri açıklamasında Danıştay'ın, Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını hatırlatıyor. Eğer CHP yargının kararları doğrultusunda çözüm arıyorsa 'mevcut durumu' iyileştirmek mümkün değil. Başörtüsü veya türban sorunu yargıya
havale edildiği an çıkacak netice belli... Yasağın devamı. Bu toplumsal soruna
siyaset çözüm üretmeli. Burada da CHP'nin rolü belirleyici... Bırakın desteği engel olmaması bile yeterli. O sözler o yüzden heyecan vericiydi.
Kılıçdaroğlu'nun 'başörtüsüne
özgürlük' mesajını CHP bünyesinin kolay hazmedeceğini zaten beklemiyordum. Üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan değişikliğe hayır oyu vermekle kalmamış, iptali için Anayasa Mahkemesi'ne koşan bir partiden söz ediyoruz. Yasağın yılmaz savunucuları Nur
Serter ve
Necla Arat gibi isimlerin tepki vermemesi düşünülemez.
Kılıçdaroğlu'nu açıklamaya iten, içeriden gelen itirazlar, tepkiler olmalı. Yeni politikalara elbette direnenler olacak. Kılıçdaroğlu, sözlerinin arkasında durabilmeliydi. Söylediklerinden 'başörtüsüne de türbana da üniversitede özgürlük' anlamı çıkıyor. Düzeltme bu mesajın ağırlığını zedeliyor ama bütünüyle ortadan kaldırmıyor. Bundan sonra CHP bir iyiliği dokunmasa bile başörtüsü konusunda gölge etmez herhalde...