Şili koçu Bielsa, turnuvaya gelirken muhtemelen bu
oyuncu listesinden iyi bir
savunma takımı çıkmayacağını biliyordu; zaten
İspanyol Torres, Estrada’yı attırana kadar geçen 220 dakikada da sadece hücumu düşündü. Arjantinli
teknik adam, turnuva boyunca üçlü savunma/yedili hücumu
tercih etti; Bielsa’nın dün gece 46’da Contreras’ı oyundan çıkarıp Vidal’i stopere çekmesi herhalde bu kupanın en çılgın değişikliğiydi.
Honduras ve İsviçre’ye karşı tek
kale oynadıkları için savunmalarını fazla konuşmamıştık.
İspanya önünde insan üstü Villa’yla karşılaştıkları,
Brezilya önünde de 3 stoperden ikisi cezalı olduğu için zaafları ortaya çıktı. Bunca savunma eksiği olan bir takım, defans yapmak zorunda kalırsa da eve dönmesini engelleyemiyorsunuz...
Şili’nin aksine savunmada ve orta sahada konsantrasyonlarını hemen hiç yitirmeyen, bu yüzden de kupadaki tek golü Kore’den (işi bitirdikleri bir anda) yiyen “11 Dunga”dan dünün ön plana çıkanıysa
Benficalı Ramires oldu. Dunga’nın 2009 Konfederasyonlar Kupası’nda yerel ligden 11’e koyduğu (Andre Santos’la birlikte) iki oyuncudan biri olan Ramires çok gelişmiş. Konfederasyonlar Kupası’nda ileri üçlünün sağında izlemiştik, Benfica’da orta sahanın göbeğinde ve sağında oynamış. Dün orta üçlünün solunda da harikaydı. Ecnebiler farklı pozisyonlarda başarılı olan bu tarz adamlara “utility player” diyorlar, herhalde biz de gösterişsizliği ve yararlığı açısından bu oyunculara “
işçi” benzetmesi yaparsak yanlış olmaz. Ayrıca Ramires’i Konfederasyonlar Kupası’ndan önce keşfedip 7,5 milyona
transfer eden Benfica, şimdi bu oyuncuya 30 milyonluk
fiyat koymakta da galiba haklı...