Aykut
Kocaman'ın
teknik direktörlüğe gelmesi ile birlikte
Fenerbahçe yeni bir döneme girecek. "Fenerbahçe, Fenerbahçeliler'indir" sloganıyla birlikte, çok farklı, köhnemiş düşünceleri ve
yönetim modelini bir kenara iten, kulübün hem
spor alanlarında, hem de felsefesinde derin değişikliklere neden olacak bir sürece giriliyor.
Son maçta kaçan ikinci
şampiyonluk ile birlikte, Aziz Yıldırım'ın baskısı altında kafasını bile kaldıramayanlar, ilk kez mali kongrede eleştirilerini, insanların yüzlerine karşı söyleme cesareti buldular. Üstelik organize olmadan, kendi içgüdüleri ve
tehlike sinyallerinin dayanılmazlığıyla hareket ederek...
USLU BİLE BIRAKTIYSA...
Bunu Mahmut
Uslu'nun istifası izledi. 'Asla bırakamaz' denilen bir temel direk. Tüm yaşanmışlıklara rağmen vazgeçti. Yenilenme sürecinin en önemli figürlerinden biri olarak bekleyecektir. Uslu, ilk kongre öncesinde kendi hareketini başlatacak bir dinamiktir.
Daum'un gönderilme sürecinde yaşananlar, kulübün aslında hangi kafalar ve anlayışla yönetildiğini ortaya koydu. Dolayısıyla en vefalı
taraftar bile artık gelecek ile mevcut anlayış arasında bağlantı kuramıyor.
Bu nedenle Kocaman ile yenilenme sürecinin başlaması, "Fenerbahçe, Fenerbahçeliler'indir" diyerek, yeniden kolların sıvanması zamanı geldi.
Gidişata 'son' diyecek darbeyi vuran ise
Telsim Tribünleri oldu. Grup CK ve Vamos, kendilerini fesh ettiler.
GRUP CK&VAMOS'UN VEDASI
Büyük kareografilerin sahibi, gururlu atmosferlerin yaratıcıları olan bu gençler, yönetim kendilerine sahip çıkmadığı için, birlikte devam etmekte bir anlam göremediklerini açıkladılar. Ana cümleleri "Geçimlerini tribünlerden sağlamayan bizler" oldu. Babalarından aldıkları harçlıklar veya zor şartlarda biriktirdikleri ile takımlarının arkasındaydılar.
Avrupa Şampiyonluğunu kaçıran bayan
voleybol takımı için açtıkları pankarttan dolayı takibata uğradılar,
para cezası aldılar.
Öğrenci ailelerine çok ağır gelecek meblağlarla karşılaştılar.
Ceza; pankartın sahayı görmelerini engellediğini söyleyenlerle aralarından çıkan
tartışma yüzündendi.
Sahaya bir şey atmadılar,
küfür etmediler,
rakip seyirciye saldırmadılar,
koltuk yakmadılar, tribünü bedava girmediler. Bir dakika bile sürmeyen bir
destek gösterisi sırasında, kendini taraftar sananlarla atıştılar. Fenerbahçe'nin Sarı Melekleri için üstelik.
Ama takibat ve
soruşturma sürecinde bir kulüp yetkilisi çıkıp da bu çocukları savunmadı, arkasında durmadı.
Şimdi körü körüne desteklediklerinin, aslında hayal ürünü olduğunu anlamaya başlıyor Fenerbahçeliler...