ABD dünyanın en sempatik ülkesi sayılmaz. Ama takımları için aynı şeyi söyleyemeyiz. Dün yine çok
baskılı oynadılar.
Cezayir’i cezalandırmak için her şeyi yaptılar...
Donovan’ın son saniyede hem asistini hem gol vuruşunu yaptığı gol olmasa,
İngiltere karşısında tarihin en şahsiyetsiz oyunlarından birini sergileyen
Slovenya tur atlayacaktı. Bu gerçekten yazık olurdu.
Slovenya, İngiltere’nin son derece atıl, ağır top çeviren, adı parlak orta sahasına ve tamamen Rooney’e endeksli sayı gücüne rağmen maç boyunca
rakip ceza sahasına uzak kaldı. Yanlış anlaşılmasın Slovenya 4-4-2’sini öyle defansif öncelikli bir oyunla sahaya çıkarmış değillerdi. Tüm
akın ihtimallerini Birsa üzerine kurmuşlardı. Ancak o da birkaç denemede kendisine
yandaş bulmayınca şahsi oyuna yöneldi. Slovenler diğer maçtan gol sesi gelmedikçe de oyuna giremediler.
İngiltere’nin ilk 2 maçtan çok farklı olduğunu söyleyemeyiz. Heskey rakibi fiziğiyle dağıtmaya çalışıyordu, Defoe hızıyla. Ama yine topu oraya taşımakta zorlandılar. Aklı bir karış havada oyunla ilgisi olmayan rakibe rağmen. Kabul edelim ki bunu zaten ağırlıktan yapamıyorlardı.
Hem
Capello’nun hem de futbolcuların ağır baskı ve korkuyla maça çıkmalarının da etkisi olabilir ama İngiltere değişmiyor. 2002, 2006 ve nihayet 2010’da hangi hocayla çıkarlarsa çıksınlar oyun aynı. Kulüplerinde kıtaya özgü oyunlar sergilemelerine rağmen milli takımda babalarının devrinin futboluna dönüyorlar. Katı bir poziyon oyunu ve uzun top.
Sonuçta Sırat Köprüsü’nü geçmeye yetecek tecrübeyi sergilediler. Bundan sonra tek yolları katı
savunma ve kontratak. Capello bunu mükemmelleştirmeye çalışacaktır. Çünkü oynayamadıklarını en iyi o biliyor olmalı.