CHP'de 33.
Kurultay'la ortaya çıkan yeni dönemde MYK'da görev alanlardan biri de
genç siyasetçilerden, Genel Başkan Yardımcısı
Umut Oran.
Bir önceki kurultayda "Değişim umuduyla" CHP'ye girip genel
başkan adayı olan
Umut Oran için o günlerde "Beni 'Deniz'e kim itti?" başlıklı bir yazı yazmıştım. Genç ve birikimliydi ama siyaset açısından deneyimli sayılmazdı. Şimdi ise siyaset yollarının tozunu yutmuş, labirentlerine girip çıkmış farklı bir Umut Oran var karşımızda.
Ne istediğini ve ne yapacağını bilen biri Umut Oran. Oran'la kurultay sürecini, sonrasını ve ne yapacaklarını konuştum. O talihsiz
kaset olayını ağzına almadan gelinen noktayı şöyle değerlendiriyor:
"Ben hep partimin bir değişim yaşayacağına inanıyordum. Bu değişim mevcut
yönetim gitsin, öteki gelsin biçiminde değildi. Daha
doğal ve kucaklayıcı bir değişimden söz ediyorum. Karşımıza çıkan korkunç tehdidi, mükemmel bir fırsata dönüştürerek bunu başardık."
Bu noktada CHP'de görev alan herkesin üzerine düşeni fazlasıyla yaptığına inanıyor Oran. Kurultay sürecinde partinin dağılacağını bekleyenler olduğunu söyleyerek şöyle diyor:
"Başta Deniz Bey olmak üzere, Kemal Bey,
Önder Bey, örgütümüz bana göre büyük
dayanışma örneği göstererek ortak bir
akıl ortaya koydu. Bu bana büyük güç verdi. Artık yeni bir CHP var."
Genç siyasetçi, yeni CHP ile
toplumda derin bir değişim rüzgârı estirildiğini, bunun gereği olarak da herkesin yoğun ve hızlı bir çalışma içinde olduğunu söylüyor.
Peki,
iş dünyası ve
sivil toplum örgütlerinin içinden gelen Oran'ın gelecek projesi ne? Önüne 100 günlük bir ekonomi periyodu koyduğunu söyleyen Oran, şöyle diyor:
"Partinin tüm organlarının katılımıyla her alanda yeni çalışma grupları oluşturuyoruz.
Acil Eylem ve Stratejik Eylem planları çıkartacağız. Aylardır
iktidarın toplamadığı
Ekonomik ve Sosyal Konsey'i üç ayda bir toplayacağız. Halka gideceğiz ve
halkla birlikte yeni politikalar geliştireceğiz."
Oran, sadece iş ve
emek dünyasıyla ilişkilerde değil, yurtdışı ilişkilerde de aktif rol üstlenecek. İlk önemli dış görüşmesi bugün New York'ta gerçekleşiyor. Hem de CHP'nin son yıllarda ciddi sorun yaşadığı bir uluslararası örgütle... Oran, Sosyalist Enternasyonal'in yıllık toplantısına katılıyor.
Genç siyasetçi eski ve yeni CHP konusundaki farka değinirken önemli bir noktaya dikkat çekiyor: "Eski CHP, değerler üzerinden
laiklik, milliyetçilik gibi siyaset yaptı. Bunu başarıyla gerçekleştirdi. Ancak bunu yaparken halktan koptu. Şimdi yeni CHP
Kemal Kılıçdaroğlu ile beraber halkla buluştu. Yani 5'inci oku, halk damarını yakaladı. Biz halka samimi ve doğru yaklaşırsak iktidar oluruz."
'Benim Babam Kahramandı'
Yüksek yargı daha önce
telefon konuşmalarıyla açığa çıkan ve basına yansıyan senaryoları birebir uygulayarak yargılamalara müdahale etmeye başladı.
Aslında sadece bugün değil, dün de Yüksek
Yargı benzer şeyleri yaptı. Statükoyu korudu, karanlıkların aydınlatılmasının hep karşısında durdu. Bu yüzden ne 70'li yıllardaki karanlık
cinayetler, suikastlar aydınlatıldı, ne de
Susurluk skandalı çözülebildi. Bugün
Babalar Günü...
Bugün bu ülkede siyasi cinayete
kurban giden
Sabahattin Ali'den Abdi İpekçi'ye, Ümit Kaftancıoğlu'ndan Musa Anter'e, Uğur Mumcu'dan Hrant Dink'e, onlarca aydının çocukları, "Yakınlarını unutturmamak ve karanlıkların aydınlatılması" için yan yana gelip anlamlı bir girişime
imza atıyor. Kamuoyuna yaptıkları açıklamada yer alan bir cümle tam da bugün yaşadıklarımızla örtüşen bir gerçeği dile getiriyor:
"Mahkemeler bizimle alay etti, hâlâ da etmeye devam ediyor."
Çünkü hiçbir aydının cinayeti aydınlatılmadı, yargı da üzerine düşeni yapmadı. En son 16
Mart Katliamı'nda olduğu gibi
zaman aşımı için de elinden geleni esirgemedi. Bunun için babalarını siyasi cinayetlere kurban veren çocuklar, "Adalet istiyoruz..." diyor.
İstiyorlar çünkü "bu tür örgütlü cinayetlerin ardındaki yapılar ortaya çıkarılmadıkça,
katil üreten bir toplum olmaktan kurtulamayacağız..."
SABAH