Bahtsız kıtanın yetim çocuğu
Afganistan’da bugün kan ve
gözyaşı hâkim.
Dünya haritasında;
Hazar havzası,
İran, Çin ve
Hindistan arasında tampon olarak coğrafi bir konuma sahip olan Afganistan, ABD’nin 11
Eylül saldırısını yaşamasının arkasından NATO gücünün koruması
altında şimdi.
1979
Aralık ayı sonundan itibaren Sovyet Rusya'nın işgal etmesiyle Afganistan, dünya kamuoyunun dikkatini çekmişti.
Yapılan yorumlarda;
Sovyetler Birliği,
Basra Körfezine,
Orta Doğu petrollerine ve Hind Okyanusuna inmek için bu saldırıyı yaptı deniliyordu.
Bugün Rusya’nın sahip olduğu doğalgaz ve petrol rezervleri göz önüne alınırsa bunun acele ve zamansız olarak yapılmış bir
analiz olduğu ortada duruyor.
***
Dünyanın yer üstü ve yer altı kaynaklarını tespit etmiş ve keşfetmiş sanayisi ileri
ülkeler, her dönem olduğu gibi akbabalar gibi bu kaynakların hep tepesinde oldular.
Ki kapitalizmin hayat damarlarını oluşturan bu kaynaklar her dönem birilerinin iştihasını kabarttığı da herkesçe malum.
Otuz yıldır fakirlik ve siyasal istikrarsızlıkla kaynayan ve gündemin en tepesinde olan Afganistan’ın yer üstündeki zenginliği (haşhaş-afyon)
yerli halkı yeterince meşgul ederken; yer altındaki yakut, taş kömürü,
demir, bakır, altın, kobalt ile lityum kaynakları Rusya’nın ve Batı’nın her zaman hedefinde oldu.
Hazindir ki, üçüncü dünya ülkeleri arasında yer alan bizler dahi üstünde yaşadığımız toprakların altında hangi zenginliklere sahibiz bilmiyoruz.
Sanayinin Avrupa’dan dünyaya yayıldığını göz önüne alırsak bu normal görünüyor. Ancak 21.yüzyılın ortasında bırakın yer altı zenginliklerimizi, yer üstündeki insan zenginliğimizin bile farkında değiliz. Bu da ayrı bir yazı konusu geçelim.
***
Avrupa'nın
doğuyu tanımasına öncülük eden Marco Polo´nun seyahatnamesi niteliğindeki, Marco Polo’nun
gezi günlüklerinde Afganistan sosyal, kültürel ve yer altı zenginlikleriyle birlikte çok net şekilde anlatılır.
Marco Polo, Türk hükümdar Kublay Han´ın yanında yaşadığı dönemden ilginç detaylar aktardığı Geziler Kitabı’nda;
“Badahşan’ ın halkı Müslüman’dır. Burası çok geniş bir ülkedir ve Büyük İskender ve Kral Darius’un kızından gelen bir hükümdar soyu tarafından yönetilmektedir. Bu ülkenin yüksek dağlarından değerli bir taş çıkarılır. Bu taş, damla yakuttur. Buradaki dağlardan birindeki bir maden ocağından altın ve gümüş çıkarılır gibi yakut çıkarılmaktadır. Kralın bir lütuf olarak verdiği özel izni olmayan kimse, buralarda kendi adına kazı yapamaz. Kral, kimi zaman ülkesine gelen yabancılara da bu taşlardan armağan eder. Ancak bu taşlar satın alınamaz ve izinsiz ülke dışına çıkarılamaz. Kral yakutların kıt olmasını böylelikle sağlayarak ülkesindeki bu taşların değerini ve fiyatını korumayı amaçlamaktadır. Bu ülkede bu taşların gök mavisi olanlarının da bulunduğu tepeler vardır. Bu taşlar dünyada bulunabilecek yakutların en güzelleridir. Bunun yanı sıra ülkedeki gümüş, bakır ve kurşun yatakları da çok zengindir.” Bilgilerini verir.
***
Bugün Afganistan, dünya kamuoyunda merkezi bir otoriteden yoksun ve her bölgesinde isyanların, terörün kol gezdiği bir ülke olarak biliniyor.
İlginç olan ise mevcut hükümet ve taraftarları, merkez otoritenin yeniden ihyası için NATO gücünün ülkede
asayişi sağlaması gerektiğinde ittifaklar.
Bu durumda hükümetinin asayiş konusunda eli kolu bağlı bir ülkenin, zenginlik kaynaklarında kimlerin nasıl plan yaptıklarını düşünmemek elde değil.
Aslında Ajanslara düşen yeni bir haber bu konuyu yeterince aydınlatıyor.
Gelen habere göre; Amerikalı jeologlar ve
Pentagon ekipleri Afganistan’da, ülkeyi dünyanın en karlı madencilik merkezi haline getirebilecek büyük bir maden zenginliği keşfetmişler.
Tıpkısının aynısı, Marco Polo’nun geziler kitabında olduğu gibi. Çok ilginç.
Devam edelim.
New York Times’ın haberine göre, Amerikalılar Afganistan’da aralarında demir, bakır, altın, kobalt ile lityum gibi kritik sanayi metallerinin bulunduğu yaklaşık 1 trilyon dolar değerinde maden kaynağı bulmuşlar.
Gazetenin haberinde dahası var.
Pentagon’un bir iç yazışmasında, Afganistan’ın "Lityumun Suudi Arabistan’ı" olabileceği ifadesinin yer aldığı kaydediliyor.
Malumunuz biz lityum’a pek de yabancı değiliz. Günlük kullandığımız birçok
elektronik aletlerin pillerinden bahsediyorum.
ABD’nin Afganistan sevgisi şimdi daha iyi anlaşılıyor.
***
İhtilaller, darbeler, Rus işgali, Haş Haş savaşı ve 11 eylül ile gelen ABD işgali.
Ve NATO’nun asayiş berkemal
operasyonu. Peki ne için?
Marco Polo Geziler kitabının Afganistan ile ilgili anlattığı bölümlerinde çok detaylı ve orijinal tespitleriyle birlikte dönemin
kralının zenginliklerini tek tek anlatıyor.
Ayrıca yerel halkın hayat tarzından bahsettiği bölümünde anlattığı;
“Cathey ilinin her yanında, dağlardaki damarlardan çıkarılan kara bir taşa rastlanır. Bu taş yanar ve ateşe odundan çok daha iyi tutar. Bu taşlar yakılarken biraz parçalarlar, yinede yandıkları sürece çok ısı verir. Ancak bu ilde odun sıkıntısı olduğu da söylenemez. Burası çok kalabalık, soba ve banyoların sayısı da kabarık olduğu için odun belki yetişmeyebilir. Çünkü burada en az haftada üç kez kışınsa her gün yıkanılır. Önemli ve varlıklı kimselerin evinde özel banyoları vardır.” İfadeleri, Afganistan’ın dünya dengelerinde başat rol oynayan ülkelerin neden hedefinde olduğunu çok net şekilde anlatıyor.