Anayasa değişikliğinin ikinci turu devam ed
erken eski
Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın
telefonu çaldı. Arayan Deniz
Baykal'dı... Doğrudan konuya girdi ve 'Nasıl moraller, tepki var mı?' diye sordu. Paketi Meclis'te engelleyemeyeceğini düşünen
CHP Lideri'nin öğrenmek istediği,
Anayasa Mahkemesi'nin havasıydı.
Seyfi Oktay, 'Ben bu konulara hiç girmedim. Olur, bir şekilde bakarım.' dedi. CHP belli ki işi şansa bırakmak istemiyordu. Genel Kurul'da oylamalara katılmayarak olası firelerin önünü kesti. Ama sonucu değiştiremedi. Tüm umudunu yargıya bağladı. İptal için Anayasa Mahkemesi'ne gideceğini peşinen ilan etti. Nitelikli çoğunluğu riskli görmüş olmalı ki
kulislere erken başladı.
Baykal, Oktay'a mesajı lafı dolandırmadan çok net verdi: 'Ayrıca bir konuş. Bir gözlem yap. Hareketlenmek lazım. Bizzat konuşmak lazım bu işi.' CHP Lideri'nin söyledikleri açık, izaha muhtaç değil.
Mesajı alan Seyfi Oktay, hiç
vakit kaybetmeden harekete geçti. Anayasa Mahkemesi Üyesi
Fulya Kantarcıoğlu'nu aradı. Kantarcıoğlu, Oktay'ın yabancısı değil, yakından tanıdığı bir isim... Bakanlığı döneminde iki yıl müsteşar yardımcılığını yaptı. Oktay 'İki tane önemli madde var. Birisi geçti.' dedi. Kastettiği
HSYK ile Anayasa Mahkemesi'nin yapısını değiştiren maddeler. CHP'nin paketin dışına çıkmasını istediği düzenlemeler...
Seyfi Oktay,
Fulya Kantarcıoğlu'na, 'Ben tabii bunu, notumu size gönderdiğim zaman göreceksiniz. Bu kuvvetler ayrılığı ilkesi ile tamamen ters. Yani, zaten yürütme ve yasama tekelde. Şimdi yargı da buna ekleniyor. Ve tabii rejimin sistematiği değişiyor. Bütünüyle yani, İslam'da efendim egemenlik tecezzi etmez, bölünmez kuralına yaklaşma var. Burda tamamen...' dedi.
Mahkeme kararıyla dinlenen telefon konuşması uzayıp gidiyor. Oktay, 'Biraz rahatsız edecem herhalde bu ara sizi.' diyor. Bu ikili arasında başka ne tür görüşmelerin olduğunu bilmiyoruz. Mevcut konuşmalar bile çok şey anlatıyor.
Telefon kayıtları dikkatlice okunduğunda açıkça görülüyor ki Seyfi Oktay, Fulya Kantarcıoğlu'ndan sadece
mahkemenin havasıyla ilgili bilgi almıyor, aynı zamanda paketin iptali yönünde etkilemeye çalışıyor. Öteden beri siyasetin yargıyı yönlendirmesinden şikâyet edildi. Peki bu ne? Siyasi etki deyince hep gözler iktidara çevrildi. Meğer perdenin arkası varmış... Hem de ne etki.
CHP'den Seyfi Oktay'a, Oktay'dan Anayasa Mahkemesi'ne uzanan telefon trafiği... Amaç belli. Anayasa değişikliğini yargı yoluyla engellemek. Hangi hukuk devletinde bu tablo normal karşılanabilir? Dinlemeye takılan bu konuşmalar 'Eski Adalet Bakanı'dır, hal hatır sorabilir' denilerek geçiştirilemez.
Hiçbir şekilde tevili de yapılamaz. Manzara bütün çıplaklığıyla ortada... Kral çıplak. Baykal 'Hareketlenmek lazım.' diyor, Seyfi Oktay 'Derhal harekete geçiyor'. Anayasa Mahkemesi üzerinde kulis çalışmaları başlıyor. Bir mahkeme üyesi içerisiyle ilgili konuştuğu eski
bakan da olsa dışarıya nasıl bilgi sızdırabilir? Ne yazık ki Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda sicili pek parlak değil.
Hatırlayın, çok değil iki yıl önce,
AK Parti hakkındaki
kapatma davası görüşülürken Başkan Vekili Osman
Paksüt'ün eşi Ferda Paksüt, üyelerden hangisinin ne düşündüğüne varıncaya kadar en özel bilgileri dışarıya aktarmakta bir sakınca görmemişti. Kantarcıoğlu da Paksüt'ün izinde...
Telefon kayıtlarından sonra Fulya Kantarcıoğlu hiçbir şey olmamış gibi devam edemez. Anayasa değişikliğinin karara bağlanacağı görüşmelere katılmaması gerekir. Aksi halde mahkemenin kararını gölgelemiş olur. Bu telefon trafiği Kantarcıoğlu'nu CHP ile ilişkili duruma düşürdü. Baykal'ın 'hareketlenmek lazım' diyerek başlattığı
trafik Kantarcıoğlu ile noktalandı.
Kantarcıoğlu'nun CHP'nin başvurusunun görüşüleceği oturuma katılması ne etiğe sığar ne de hukuka... Bir an önce gereğini yapmalı.