CHP İstanbul İl Başkanlığı sorunu on beş gün sürüncemede kaldıktan sonra nihayet bir karar verildi, il başkanlığına
Berhan Şimşek getirildi.
Şimşek’in ilk konuşmasından “Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir
Mustafa Kemal olduğunu, aslında her CHP’linin bir Mustafa Kemal olduğunu” öğrendik. CHP’nin, “devrimlerle değerleri buluşturacağını” da öğrendik...
Meğer CHP’de yığınla dâhi varmış; dâhiler öyle yüzyılda bir gelir, falan değilmiş!
CHP’nin yeni söylemi böyle mi olacak, bilmiyorum... Ama
Gürsel Tekin’in
İstanbul İl Başkanlığı’ndan uzaklaştırılmasını ve “İstanbul sorunu”nun on beş gün sürüncemede kalmasını fevkalade önemli işaretler olarak görüyorum.
Gürsel Tekin’i ‘yiyen’ kişinin Atilla Sav olduğunu bilmeyen mi var?
Bir lider daha yolun başında inisiyatifsizlik ve dirayetsizlik izlenimi yaşatabilecek bu tür görüntülerden sakınmalıdır.
Dün görüştüğüm bir CHP’linin “koltuğun kenarında oturarak lider olunmaz” sözü önemlidir.
Güneydoğu’da CHP?
CHP ve lideri Sayın Kılıçdaroğlu ile,
evet, dünya görüşlerimiz farklı ama yıllardan beri yazıyorum ki,
Türkiye’de ‘sosyal demokrat alternatif’in bulunmayışı demokrasimizde ciddi bir dengesizlik yaratıyor...
Ve yine yıllardan beri yazıyorum ki, Güneydoğu’da AKP ve DTP’den başka CHP de güçlü olabilmelidir.
Diyarbakır Barosu eski Başkanı av.
Sezgin Tanrıkulu gibi makul ve ağırlıklı bir ismin CHP’nin
yönetim kadrosunda yer alması ne kadar iyi olurdu, değil mi? Kılıçdaroğlu kurultaydan üç gün önce Tanrıkulu’nu arayarak “beraber çalışmayı” önermiş, Tanrıkulu da “katkı sunmaya hazırım” diyerek olumlu
cevap vermişti.
Bunu duyduğumda çok da sevinmiştim.
Ama Kılıçdaroğlu, Genel Sekreter’e ve çevresine söz geçiremediği için Tanrıkulu listede yoktu!
Bir lider için iyi bir “kararlılık, inisiyatif, dirayet” işareti midir bu?
Böyle mütereddit davranışlarla
politika oluşturmak da çalışma ekibi kurmak da çok zordur.
Ahmet Hakan’ın “Tarafsız Bölge” programında Kılıçdaroğlu’nun ‘kritik’ konulardaki mütereddit ve muğlak cevaplarını dinlediğimde de bu endişeyi hissettiğimi söylemeliyim.
Anadolu’ya açılmak
Sayın Kılıçdaroğlu “Anadolu’ya Gürsel Tekin’le açılacağız” diyor. Anadolu ve Gürsel Tekin
tipi...
Tekin’in MYK üyesi yapılmasının ‘merkez valisi’nden farkı olacak mı?
Kılıçdaroğlu ve CHP artık ‘kararlı olmak’ zorunda: Kılıçdaroğlu sağında
Önder Sav, solunda
Necla Arat gibi isimlerle mi Anadolu’ya açılacak?.. Yoksa, İstanbul Büyükşehir seçimlerindeki rolü bilinen Gürsel Tekin gibi isimlerle mi?
Daha da önemlisi, “Anadolu’ya açılma” sırasında neler söylenecek?
Her kafadan bir ses çıkan, Genel Başkan’ın da ‘ortalama’ konuştuğu bir CHP “Anadolu’ya
açılım” yapabilir mi?
Ecevit, bu
açılımı “Ortanın Solu” hareketinde değişimci, atılgan, iddialı, net konuşmalarla başarmıştı.
Şüphesiz
Baykal inisiyatif ve karar gücüne sahip bir “lider”di ama CHP’nin klasik söylemiyle sonuç alamamıştı.
Kılıçdaroğlu bir değişim rüzgârı estirdi ama bu görüntüler yüzünden rüzgâr hız kesmeye başladı. Hele bir de “inisiyatif, kararlılık, dirayet” gibi konularda kamuoyunda negatif bir
imaj yerleşirse, Kılıçdaroğlu’nun başarılı olması Baykal’dan daha zor olabilir.
Hem de Türkiye etkin bir sosyal demokrat alternatife ihtiyaç duyduğu halde!