Gürsel Tekin,
CHP'de heyecan dalgası oluşturan isimlerdendi.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun
İstanbul'da Büyükşehir Belediye Başkanlığı
seçiminde aldığı oyların arkasında onun hazırladığı zemin vardı.
Seçim sürecinde de uyumlu ikili tablosu çizdiler; birbirlerinin eksiğini kapatan ve
ekip çalışması yapmaktan gocunmayan tavırlarıyla fark oluşturdular. Bu ikilinin CHP Genel
Merkezi'ni zorlayacağı, önce politbüroyu sonra da lideri değiştirebileceği konuşuluyordu. Genel Başkan Deniz Baykal'ın da toplumdan gelen değişim taleplerine direnmeyeceği, vitrindeki düzenlemeyle kontrolünde tutmaya çalışacağı tahmin ediliyordu. Fakat evdeki
hesap çarşıya uymadı. Kaset skandalı hem Baykal'ın hem de Tekin'in
tasfiyesiyle sonuçlandı. Zahiren yükselmiş görünen Kılıçdaroğlu'nun da aslında kuşatılarak etkisiz hale getirildiğini, bir nevi tasfiye edildiğini bile söyleyebiliriz.
22 Mayıs'taki kurultayda kızağa çekilmesi beklenen Genel Sekreter
Önder Sav tek başına
iktidar haline geldi. Sav kendi açısından doğru hamlelerle Baykal'ı bitirdiği gibi Gürsel Tekin'i de yok etmeye çalışıyor. Parti Meclisi'ne seçilen Tekin'in Merkez Yönetim Kurulu'na girişini engelledi. Partinin
kurmay heyeti içinde yer almak hatta ikinci adam olmak üzere yola çıkan Tekin, İstanbul il başkanlığını kaybetti. Eski koltuğuna dönmesine izin verilmedi. Yerine
oyuncu Berhan Şimşek atandıktan sonra MYK'ya alınabileceği söylendi. Madem MYK'ya girmesinde sorun yoktu neden 15 gün gecikmeyle yapılıyor. Açıklaması çok basit: Genel başkan yardımcılıkları başta olmak üzere etkili makamların paylaşılması için zamana ihtiyaç vardı. Ayrıca bu süre zarfında boş durulmadı. Tekin, bireysel çıkarlarını ön planda tutan bir siyasetçi biçiminde kamuoyuna sunuldu.
Önder Sav, Hakkı
Suha Okay ve Ali Topuz her vesileyle bu temayı işlediler. Karşı propagandaları Tekin'in aldığı mahkûmiyet kararını ifşa etmelerine kadar vardı. 'Aklansın,
temizlensin gelsin' ifadelerini sıkça kullandılar. Etkileri altındaki gazetecilere aynı minvalde yazılar yazdırdılar. Gürsel Tekin partiye yeni girmiş biri değildi ve mahkûmiyeti 2009
Aralık ayında gelmişti. Aylarca İstanbul İl Başkanı'nın söz konusu cezasına ses çıkarmamış Genel Sekreter ve ekibi birdenbire 'temiz siyasetçi' kesilmişti. Şimdi ise henüz aklanmadan MYK'ya alacaklarını beyan ediyorlar. Azıcık tutarlı davranmalarını beklemek abes olur mu?
Etkili ve yetkili koltuklar taksim edildikten sonra düz MYK üyeliği Gürsel Bey'e yetecek mi bakalım. Kaldı ki o da hemencecik olmayacak. Parti Meclisi normalde iki ayda bir toplanıyor. Tekin, muallâkta bırakılmış ve politbüronun iki dudağı arasına hapsedilmiş halde bekleyecek.
Kemal Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin'in tasfiyesine nasıl razı oldu, merak ediyorum. Yumurtaları tek küfeye doldurmak ve partide yegâne güç merkezi bırakmak pek akıllıca olmadı. Çiçeği burnunda lider, farklı dengeler arasında kendi ayakları üzerinde durabilirdi. Şu anda kamuoyuna yansıyan görüntü, Önder Sav'ın mutlak hâkimiyetine
boyun eğmiş, edilgen konumda bir genel başkan Kılıçdaroğlu. Henüz
sandık görünmeden yaptığı mitinglerle Baykal'dan daha
genç ve dinamik olduğunu gösteriyor. Darbe karşıtı ifadeleriyle de Deniz Bey'den ayrışıyor. Ama ilk zamanki rüzgârı korumakta zorlanıyor. Bence bunun en önemli sebebi '
vesayet' altındaki lider portresi. İşin ilginç yanı Sav bunu göstere göstere yapıyor. Görmeyenlere de göstermeye çalışır hali var. Kemal Bey'in işi gittikçe zorlaşıyor.