AB Ana
yasa Hukuk kitabını yazan Prof. Dr. Tijn Kortmann,
Anayasa değişiklik paketinin
Anayasa Mahkemesi’nde incelemeye alınması üzerine; Zaman Gazetesi’ne verdiği röportajında bu konuya ilişkin açıklamasında;
“-Mahkemenin
Meclis'le
referandum süreci arasında karar alması görülmüş şey değil. -Bir
yargıç kurulu siyasî konularda hüküm verirse yasamanın yerine geçmiş olur. Bu çok ürkütücü. -Benzer
tartışma Fransa'da oldu. Mahkeme '
yetkisizlik' kararı verdi. -Reformun hayata geçmesi, Türkiye'nin
demokrasi ve hukuk devletine yöneldiğini gösterecek. “ uyarısında bulunuyor.
Muasır
medeniyet hedefli bir laik cephenin istediklerinde hukuku nasıl yorumladıklarını ve halkın iradesini nasıl
gasp ettiklerini,
mahkemenin
367 kararı ve eğitim özgürlüğünü teminat altına alan 411 milletvekilinin oyuyla yapılmış yasanın iptali yönündeki kararlarını ayakta alkışlamalarından gördük.
Bu yüzden AB Anayasa Hukuk kitabının yazarını bu anlamda dinleyeceklerini düşünmek safdillik olur.
Diğer taraftan Demokrat
Yargı Birliği
Eşbaşkanı Osman Can'ın, "Mahkeme bazı maddeleri iptal ederse, yok hükmündedir.
Hükümet kaale almadan referanduma gitmelidir." Görüşü mantıklı duruyor.
İşte tam da burada her gün yeni bir
krizle yatıp kalkan Türkiye’de, yeni bir tartışmanın ve hukuki
kaos oluşturmak isteyenlere fırsat vermemek hukukçularımıza düşüyor.
Hukukçuların fikir birliği içinde oldukları bu konunun Türkiye’de bir kriz sebebi olmaması için Doç. Dr.
Mustafa Şentop,
Anayasa değişikliğinin, Anayasa mahkemesi tarafından bir çok yönüyle inlenebileceğini kaydediyor ve bir konuya dikkat çekiyor.
Şentop, Anayasa Mahkemesi’nin, kendi alanının dışına çıkması durumunda, alınan kararın yok hükmünde olacağını ve bunun beraberinde bir fonksiyon gaspı olacağını söylüyor.
Bunun ise yetki gaspı ile karşılaştırıldığında fonksiyon gaspının daha ağır olduğunu vurguladığı sözlerine; alınan kararın da yok hükmünde olacağını ve meclisin bu kararı tanımayarak, paketin referanduma götürülmesi gerektiğini ekliyor.
Ancak bunun yeni hukuki tartışmalara sebep olacağını söyleyen Şentop; ‘söz konusu değişiklik üzerine mahkemenin olumsuz kararına karşılık, kararın resmi gazetede yayımlanmasının hukuka uygunluğunu sağlayacağını ve bir krizi de önleyeceğini ancak meclis mahkemenin uyarıları çerçevesinde değişikliği Meclis’de tekrar görüşerek referanduma götürebileceğini’ söylüyor. Böylece bir hukuk krizinin önüne geçilebileceğini vurguluyor.
Biraz daha netleştirmek için konuya bir örnekle devam edelim.
Herhangi bir konuda meclis bir yasa değişikliği yapması halinde Cumhurbaşkanının onayına sunulmaktadır. Cumhurbaşkanı, hukuki yönden
itiraz ya da boşluk olduğunda söz konusu yasayı
TBMM’ye gönderir. Ki Meclis’de yaptığı inceleme ve tadilatla birlikte tekrar onaya sunar. Teamül budur.
İşte bu şeklideki bir
uygulama, en azından birilerinin elindeki ‘kaos planı’ nı devre dışı bırakacak yönde bir adım olacağını gösteriyor.
Kısacası TBMM'nin, yeniden toplanarak Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği metin üzerinde referanduma sunulmadan önce değişiklik yapma yetkisi var ve bu yetkiyi AYM tanıyor.
Çünkü AYM’nin 27 kasım 2007 tarihli ; ‘Referanduma giden bir anayasa değişikliği üzerinde TBMM yeni değişiklikler yapabilir.’ Kararı emsal niteliğinde öne çıkıyor.