İptalciler için 'bulgur' uyarısı!


Anayasa Mahkemesi'nin değişiklik paketiyle ilgili kararı, hukuki olduğu kadar siyasi sonuçlar doğuracak. Hukuka ve onu oluşturan yazılı metinlere bakarsak anayasa değişiklikleriyle ilgili iptal talebinin reddedilmesi gerekiyor. Ama burası Türkiye, her şey olabilir tereddüdü yakamızı bırakmıyor. Hâlbuki hukuk dediğimiz şey netlik ve aleniyettir. Anayasa'nın açık ifadelerine rağmen hâlâ zihinlerde acabalar uçuşuyorsa yazık. Yeni bir 367 skandalı yaşarsak, Yüksek Mahkeme'ye olan itimat iyice sarsılır. Yüksek yargının şahsında hukuka olan inanç yitirilir. YARSAV'ın başını çektiği bir grup yüksek yargı mensubunun, halkın iradesini hiçe saymasına çanak tutulmuş olacak. Siyasi parti mensubu gibi kent kent dolaşıp anayasa değişikliği aleyhinde propaganda yapan Yargıtay çalışanları dikkatten kaçmıyor. Kendi üyelerinin oylarıyla YARSAV başkanlığından indirilen Ömer Faruk Eminağaoğlu dur durak bilmiyor. İş yükü bu kadar yoğun bir kurumda gezici vaiz gibi dolaşabilmesi hayret uyandırıyor. Binlerce dosyayı zamanaşımına uğratmış, birikmiş dava sayısı bir buçuk milyon sınırına dayanmış Yargıtay yıpranıyor. Bazı üyelerin Ergenekon davası ve anayasa değişikliği konusundaki yaklaşımı, zor şartlar ve ağır iş yükü altında adalet dağıtmaya çabalayan kurumu tartışılır hale getiriyor. Yargıtay'ın bazı üyelerinin baskısı ile verilecek iptal kararı, iki yüksek mahkemeyi de halk nezdinde zor durumda bırakacak. Anayasa Mahkemesi ile ilgili değişiklik aslında çok önemli değil. Bam teli, Danıştay ve Yargıtay'ın Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndaki hegemonyasının bitme ihtimali üzerine kopuyor. 12 bin hâkim ve savcıdan sadece 300-500 tanesinin seçme seçilme hakkıyla yönettiği sistemden vazgeçmek istemiyorlar. Ben şahsen referandumun sadece yargı camiasında yapılmasına razıyım. Mümkün ve doğru olmadığını biliyorum ama kendi tabanlarına bile güvenmediklerini kayıtlara geçirmek için söylüyorum. Muhtemel iptal kararının siyasi sonuçları üzerinde de duralım. 367 skandalında ne tür neticeler doğduğu bize yol gösterici olabilir. Anayasa'yı çiğneyerek cumhurbaşkanlığı seçimi tıkandığında, AK Parti yüzde 47 gibi rekor oyla tek başına iktidarını pekiştirdi. Yetmedi, halkın iradesini doğru okuyan MHP, CHP'yi yalnız bırakarak cumhurbaşkanlığı seçimini engellemeyi denemedi. Ve belki en önemli sonucu; cumhurbaşkanını halkın seçmesi sağlandı. 367 skandalıyla yapılmak istenen tam tersiyle neticelendi. Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan oldular. Aynı senaryo hiç şüphesiz tekrar yaşanır. AK Parti seçime rakiplerine göre fazlasıyla avantajlı girer. İktidar partisini sandıkta terletecek iki konu var. Biri ekonomi, ama küresel kriz gibi hafifletici sebepler var. İkincisi, çok daha önemli olan demokratikleşme talepleri. İkincisi, birinci maddeyi bile çoğu zaman gölgede bırakıyor. Yüksek yargı, AK Parti'ye bu konuda yeterince savunma malzemesi veriyor. Mesela meslek liselerinin 28 Şubat'la başlayan mağduriyetini gidermek için atılan adımlar Danıştay'a takıldı. Üniversitelerde eğitim hakkı 411 milletvekilinin oyuna rağmen Anayasa Mahkemesi'ni aşamadı. Anayasa değişikliği de iptal edilirse AK Parti'nin seçimde miting falan yapmasına bile gerek kalmayacak. Yüksek Mahkeme kararları ve HSYK icraatlarını afiş yapıp asmaları yeterli olur. AK Parti kendi rekorlarını kırarak tekrar çoğunlukla işbaşına gelebilir. İptal için Anayasa Mahkemesi'nin kapısını aşındıranları bekleyen asıl tehdit ise yeni parlamentonun külliyetli anayasa değişikliği yapmak zorunda kalması. AK Parti'nin artık hiçbir mazereti dinlenmeyecek. 'Anayasa değişikliği ihtiyaçtır, ancak bunu yeni parlamento yapmalıdır' görüşünü seslendiren MHP'nin, vaadini tutmak dışında seçeneği olmayacak. İptalcilerin bu sevdadan vazgeçmelerini tavsiye ediyorum. Sandık rüzgârıyla yapılacak değişiklikte bugünleri 'keşke' diyerek anacaklarına bahse giriyorum.
<< Önceki Haber İptalciler için 'bulgur' uyarısı! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER