Kürt sorununu çözecek başsağlığı mesajı


Bu köşede yer verdiğim başsağlığı mesajı Muğla’da karanlık bir kurşunla yaşamını yitiren Batmanlı üniversite öğrencisi Şerzan Kurt için bir Muğlalı anne tarafından yazılmış. Bence bu ülkede iki toplum arasında empati köprüsü kuran bu mesajlar çoğaldığı sürece Kürt sorunu çözülecek ve karanlık odalarda karanlık planlar yapıp kör kurşunlarla çocuklarımızı öldürenlerin oyunları bozulacak. Çok kıymetli bir mesaj olması nedeniyle Batman’da yerel bir gazetede yayımlanan bu mesajı köşeme taşıyıp tüm Türkiye’ye duyurmak istedim. Yazımın ikinci bölümünde Batman’a ilişkin değerlendirmelerimi sunacağım. *** “BAŞSAĞLIĞI Sevgili Batmanlılar, Nejla Hanım, Ömer Bey, Şerzan’ın güzel kardeşleri, başınız sağ olsun. Bugün 19 Mayıs Gençlik Bayramı, Bayram günü bir çocuğumuzu daha öldürdük... Baran Dursun, Fatih Cem İnci, Çağdaş Gemik, Feyzullah Efe, Emrah Gezer gibi Şerzan Kurt’u da kaybettik. Gülen gözleriyle Şerzan misafirimizdi, onu koruyamadık bağışlamayın bizi. Sevgili Şerzan, ne hayat ne bahar ne bayram. Gurbet yüzler bıraktık biz sana. Zalimlerin kurgusudur bu... Gökten üç elma düşmez siz çocukların başına. Susmanızı istedik... Susturduk öldürerek. Konuşamaz ölü çocuklar, ne Kürtçe ne de Türkçe. Bugün bayram, suskun kederler, yüzümüzde. Unut bizi Şerzan... 1 Mayıs’ta anacağız biz seni akasya zamanı. Erguvanlar arasında kalacak güzel yüzün. Biz seni unutmayacağız Şerzan... Seni vuran eşitsizliği ortadan kaldıramadık, düşmanlığı yok edemedik. Seni koruyamadık Şerzan. Muğla’da Orgeneral Muğlalı Caddesi’nde 34. kurşunu düşürdük omuzlarına. Seni pusulardan koruyamadık Şerzan. Affetme bizi. Direndin yine ölüme. Bizi utandırmak için bayram gününü seçtin. Sonra da organlarını bağışladın. Organların bir Kürdü mü, bir Türkü bir Ermeniyi mi, bir polisi bir öğretmeni mi kurtaracak, hesap etmedin. Seni düşman gören sokaklarda... Utandırdın Bizi Şerzan. Biz Türk anneler, Kürt anneler utanmak istemiyoruz artık. Kardeş kavgasını bitirmek istiyoruz. Şerzan’ı duymak istiyoruz. Anneler adına Nurgül Çetinkaya-Muğla” *** Batman’da Kürt açılımı Geçen hafta cumartesi günü Batman Eczacılar Odası’nın düzenlediği “Demokratik Açılım, Kürt Sorunu ve Referandum” konulu panelde konuşmacıydım. Katılımın yüksek, heyecanlı bir izleyici kitlesinin olduğu kentte, ilginç kişilerle tanıştım farklı gözlemler yapma imkânım oldu. Oda başkanı Mehmet Emin Beyaz kentte hemen her kesimin saygı gösterdiği bir sivil toplum lideri olarak ketin ilginç ve başarılı şahsiyetlerinden biri. Kente dair en ilginç gözlemim Batman’ın potansiyel bir umut şehri olması. Bu kent, terörün bitirilmesi ve bölgenin refahı için ilginç bir konumda bulunuyor. Açılımın mimarları bunun farkında mı bilemem ama Batman yakından incelenmesi gereken bir kent. Bu anlamda Hasankeyf harabeleri terörün bitirilmesi için gerekli olan Batı-Doğu kaynaşmasını sağlayabilecek önemli istasyonlardan biri olabilir. Terörü bitirmenin en kritik eşiği bölge insanı ile Batı insanını biraraya getirici programların devlete maliyeti olmaksızın uygulamaya konulması. Bunun için Hasankeyf iyi bir istasyon ama ne yazık ki durum şu: “Hasankeyf bir umut harabesi ama ne toplum ne de devlet bunun farkında.” Bütün dünyada terörü bitiren en kesin çözüm toplumların kaynaşmasıdır. Bunun için toplumlar arası ziyaretler kritik önem taşır. Bu anlamda bölge turizmini canlandıracak planların yapılması Batı’da yaşayıp Kayseri’nin ötesine geçmemiş kişileri bölgeye yönlendirmek, terörün en büyük panzehiri. Hasankeyf de bu duraklardan biri. Ama bunu Açılım koordinatörü Beşir Atalay’ın bilip bilmediğinden emin değilim. Bölgede konuştuğum insanlar yöre milletvekilleri ve valisi “devlet görüşü” diye bu gerçeği “devletlûlardan” saklıyormuş. Bölgede görevliyken Efgan Ala’nın desteklediği Nemrut-Hasankeyf-Mardin-Urfa-Diyarbakır’ı içine alan turizm destinasyonu desteklenip özellikle iç turizm canlandırılacak olursa sorun kendiliğinden çözülecek. Ama nedense yapılmıyor. Aksine Başbakan, yanlış yönlendirilmesi nedeniyle, terörü önleyecek en önemli istasyonlardan biri olabilecek Hasankeyf, baraj sularının altında kalacak gibi görünüyor. Bu noktada baraj yapımına kredi sağlayan Akbank ve Garanti Bankası’nın da günahı büyük. Hemen belirteyim ki, bu baraj yapılmalı. Ama barajın suları Hasankeyf’in ayaklarına kadar gelmeli ve burası sular altında kalmamalı. Böylece Hasankeyf’e yapılacak turizm yatırımlarıyla hem bölgenin tarihî dokusundan dolayı hem de baraj etrafında yapacakları etkinliklerle bölgeye turist getirebilir. Bölgeye gelen her turist PKK terörünü bitirmek için bir adım demektir. Umarım Beşir Atalay Bey işin bu yönünü çalışmıştır ya da bundan sonra çalışır. Bir kez daha yazayım. Terör liberal ekonomik projelerle çözülür. Askerî çözümler de ekonomik altyapısı oluşturulamamış siyasi çözümler de çözüm değildir. Bölgedeki terörün çözümü için Hasankeyf ekonomik altyapının bir istasyonu olabilir. Ekonomik altyapı denince insanlar zenginleşme anlıyor. Kimlik sorununu insanları zenginleştirerek ya da fakirleştirerek çözemezsiniz. Ekonomik altyapıdan kastım “liberal ekonomik gelişimi destekleyecek kurumsal ve kültürel yapının kurulmasıdır”. Bu yapı kurulduğunda insanlar ister zengin ister fakir olsun teröre rağbet etmez. Hasankeyf bu açıdan bir umut istasyonudur. Yok edilirse sadece tarih değil iki toplum arasındaki empati köprüsü olabilecek bir istasyon daha yok edilmiş olacak. Burada en büyük iş de bölgedeki AK Partili politikacılara düşüyor. Onların Başbakan’ı yanlış bilgilendirmeden bu istasyonu toplumumuzun yararına kullanıma açmak için ellerinden geleni yapmaları gerekiyor.
<< Önceki Haber Kürt sorununu çözecek başsağlığı mesajı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER