İki gün önce Van ilimizin
Özalp ilçesindeki
Mustafa Muğlalı kışlası önünde bir
patlama oldu, 12 yaşında bir çocuk öldü, beş çocuk yaralandı.
Çocukların oynadığı
patlayıcı ellerine nasıl geçti, bu olayda sorumlular kim, umarım çok gecikmeden bir
soruşturma açılır ve soruşturmadan bir sonuç alınır.
Ama bugün işlemek istediğim konu bu patlama değil, patlamanın yaşandığı kışlanın hala değiştiril(e)meyen ismi.
Bu kışlanın ismi Mustafa Muğlalı kışlası olarak kalmayı sürdürdüğü sürece TSK’nın
ülke bütünlüğü konusunda duyduğunu iddia ettiği hassasiyete inanmak mümkün değil.
1943 senesinde Van ilimizin Özalp ilçesinde
Orgeneral Mustafa Muğlalı
kaçakçılık yaptıkları gerekçesiyle 33 köylüyü kurşuna diziyor.
Bu korkunç olay
Ahmed Arif’in “Gül memeler değil, Domdom kurşunu, paramparça ağzımdaki” mısralarıyla biten ünlü şiiriyle hep hatırlanacak.
Orgeneral Mustafa Muğlalı yargılanıyor, idama mahkum oluyor, yaşı nedeniyle cezası yirmi sene hapse çevriliyor, Askeri
Yargıtay kararı bozuyor ama Orgeneral Muğlalı
davanın sonucunu göremeden 1951 senesinde hapishanede yaşamını yitiriyor.
O yıllarda Askeri Yargıtay’ın bozduğu karar sonrası dava sonuçlansa idi ne olurdu, bilmemiz mümkün değil, zaten kanımca çok da önemli de değil.
Önemli ve gerçek olan Van ilimizin Özalp ilçesinde Orgeneral Muğlalı isminin
halk arasında çok sempatik bir çağrışım yapmadığı, yapmasının da mümkün olmadığı.
Ve TSK, anlaşılması mümkün olmayan (?) bir gerekçeyle, 2004 senesinde 1943 olayının yaşandığı kışlaya Mustafa Muğlalı kışlası adını veriyor.
Adeta Van’ın Özalp ilçesinin kürtlerini çıldırtmak istermiş gibi.
Adeta unutulmaya başlanan bir acıyı, bir vahşeti yöre halkının gözüne tekrar sokmak istermiş gibi.
2004 yılında alınan bu kararın sağduyuyla, izanla, mantıkla açıklanması mümkün müdür?
Kışlaya, 60 sene sonra, o bölgede 33 köylüyü kurşuna dizen bir orgeneralin isminin verilmesi, çok açık söylemek gerekirse, bir provokasyondur.
İşin acı tarafı da provokasyonu yapan kurumun TSK olmasıdır.
Duyduğum kadarıyla TSK Orgeneral Muğlalı için bir iade-i itibar kararı da almıştır.
Mustafa Muğlalı isminin öldürülen 33 köylünün muhtemelen çocuklarının, torunlarının yaşadığı bir yöreye verilmesi TSK’nın “ülke bütünlüğü konusunda duyduğunu iddia ettiği hassasiyeti” inanılır ve gerçekçi olmaktan çıkarmaktadır.
Bu provokatif isim verme işleminin
Mayıs 2004 senesinde yapılmış olması da
Ergenekon davası çerçevesinde ayrı bir önem kazanmaktadır.
Bu ismi Van’ın Özalp ilçesindeki bir kışlaya verme planı provokatif içeriğiyle muhtemelen o tarihlerde tezgahlanan
darbe senaryolarının da bir parçasıdır.
Çok açık söylüyorum, bu konuda TSK’dan mantıklı bir girişim zaten beklemiyorum ama
Hükümet,
Milli Savunma Bakanlığı bu provokatif girişime neden
seyirci kalmaktadır, anlamak kolay değildir.
Başbakan’ın
Genelkurmay Başkanı’nı makamına çağırıp “bu kışlanın adını 24 saat içinde değiştireceksiniz” demesi çok mu zordur?
O kışlanın 2004 senesinde, muhtemelen dönemin Jandarma Komutanı Şener
Eruygur tarafından konan ismi böyle kaldığı sürece işimiz gerçekten çok zordur.