CHP Kurultayı’nda Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını ve genel başkanlığını havalara fırlayarak alkışlayan gazeteciler tartışılıyor.
O gün Kurultay’da birbirlerine “çak” yapanlar, masaların tepesine çıkıp Kılıçdaroğlu’na sevgilerini sunma yarışına giren usta gazeteciler ertesi gün çark etti ve neredeyse hepsi “alkışlamadım” demeye başladı.
Son yıllarda Ak Parti’ye yakın olmakla itham ettikleri ve “
yandaş” diye yaftalamaya çalıştıkları kesim tarafından sobelenince elleri ayaklarına dolaştı.
Zafer sarhoşluğunun vermiş olduğu kendini kaybetmişlikle yaptıklarını, ertesi gün inkar etmeye başladılar.
Aklıma bir anda faydalanılacaklar listesindeki gazetecilerin aynı telaşla üzerlerine yapıştırılan
darbe işbirlikçisi damgasını sökebilmek için kanal kanal kendilerini anlatma gayretleri geldi.
Hepsi de aslında darbelere karşı olduklarını, kendilerini kullandırmayacaklarını izah etmeye çalışıyordu.
Cuntayla
işbirliği yapmadıklarını
halka anlatmak için çabalıyorlardı.
Bir gazeteci için ne kadar kötü bir
imaj.
CHP Kurultayı’ndaki
manzara da bir gazeteci için kötü bir imaj ama son yıllarda yaşadıklarımıza baktığımızda aslında ortada çok da şaşılacak bir durum yok.
Kılıçdaroğlu’na alkış tutanlar görüntü olayı patlayınca daha neyin ne olduğunu sorup soruşturmadan
Baykal’ı
istifaya davet edenlerin ta kendisiydi.
Bu
komplo mudur, tezgah mıdır, yalan mıdır demeden
Deniz Baykal’ın siyasi infazını yapıverdiler.
Belli ki birileri onların kulağına bu görüntülerin geleceğini fısıldayıvermiş, “hazır olun tetikte bekleyin” demiş.
Onlar da düğmeye basılır basılmaz Baykal’ı istifa ettirme operasyonuna başladı.
Baykal’ın gitmesini niçin istiyorlardı ?
Çünkü Deniz Baykal Ak Parti iktidarıyla yeterli mücadeleyi veremiyordu.
Baykal olduğu sürece ne CHP yüzde 20’lerden kurtulur, ne de Ak Parti yüzde 40’ın altına düşerdi.
O halde Baykal’ın yerine daha fazla oy alacak Ak Parti’nin karşısında daha etkili muhalefet yürütecek ve CHP’yi en az yüzde 30-35 aralığına taşıyacak bir isim gerekiyordu.
Bugüne kadar Ak Parti’yi devirmek için darbelere bel bağlayanlar bunun hep Ak Parti’yi güçlendirdiğini sonunda anlayınca oyunu
siyaset kuralları içinde oynamaya karar verdi.
Ak Parti’nin garipten gurebadan, fakirden fukaradan, işçiden memurdan hatta askerden bile oy almaya başlaması adı “halkçı” olan partinin işini zorlaştırdı.
Bu söylemleri ön plana çıkaracak provası yapılmış bir isim üzerinde mutabakata varıldı.
Aslında bugün Kılıçdaroğlu’nu ayakta alkışlayanlar onu çok sevdiklerinden falan bunu yapmıyor.
Bugünün candaş, yoldaş ve bir okuyucumuzun ifadesiyle paydaş medyası Kılıçdaroğlu’nu Ak Parti’den kurtulma ihtimali sebebiyle alkışlıyor.
Onlar Kılıçdaroğlu’nu değil, aslında onun vesilesiyle Ak Parti’den kurtulma ihtimalini seviyorlar.
Halkçı söylemleri ayakta alkışlayan candaş medyanın halkçılığı da tamamen iktidarı devirene kadar olacak.
Onlar şimdi çakma halkçılık peşinde.
Kılıçdaroğlu çok rahat
vaatte bulunabilen sonra da o vaatlerinin tersini söyleyebilen bir insan.
Mesela önce “mutabakat olursa
genel af çıkabilir” dedi sonra “bugünkü koşullarda bir genel affın olabileceği gibi bir düşünce söz konusu değil” dedi.
Dersim krizinde önce alkışladı sonra
Onur Öymen’i istifaya çağırdı. Ardından da Baykal istifa çağrısına karşı çıkınca bunu hatırlatanları “CHP’nin içine fesat sokmaya çalışmakla” suçladı.
“Biz iktidara gelirsek” diye başlayan cümlelerin iktidara gelinmezse bir bağlayıcılığı yok. Gelinirse de zaten Ak Parti devrilmiş olacağından uygulanıp uygulanmaması gibi bir dert de yok.
Açıkcası Kılıçdaroğlu gaz
fren ayarı olmayan popülist söylemleri çok rahat kullanabilen siyasetçi tiplemesine uyuyor.
Şu anda tek amaç var o da Ak Parti iktidarından kurtulmak.
Dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nu alkışlayan candaş ve yoldaşlar açısından bu yolda her vaat verilebilir.
Şimdi alkışçılar Ak Parti’yi devirene kadar Kılıçdaroğlu’nun her vaadini göklere çıkarmaya da hazır emirleri bekliyor.
Bir yandan da Kılıçdaroğlu ile ilgili sürekli dürüstlük imajı ön plana çıkarılıyor.
Yeter ki halk bu projeyi tutsun.
Candaşlar, yoldaşlar ve paydaşlar kendileri için işkence olan 8 yıllık Ak Parti iktidarından şimdi hep birlikte kurtulmak için bir
tüneli kazmaya başladılar.
Bu tünel kazılsın, Kılıçdaroğlu’nun estirdiği rüzgarla Ak Parti yıkılsın bugün Kılıçdaroğlu’nu masaların üstünde alkışlayanlar önce onu devirmek için kolları sıvayacak.
Kılıçdaroğlu beklentiyi karşılayamazsa zaten gidecek.
Kılıçdaroğlu hem Ak Parti’den hem de Ak Parti’ye oy verdikleri için milletten intikam almak için desteklenen bir sembol.
Bu intikamı alacak olan ise Kılıçdaroğlu değil bugün onu alkışlayanlar.
İşte kendilerini kaybetmelerinin asıl sebebi bu.