Özellikle son günlerde hemen herkes
CHP’nin değişip değişmeyeceğini tartışır oldu. Bu tartışmayı sıkıcı bulmaya başlayanların olması da normal. Ne olursa olsun, bu tartışmanın ülkenin gündeminde kapladığı yerin genişliğine şaşırmamak gerekiyor.
Türkiye’nin en eski siyasi partisi olan CHP’de 40 yıla yakın bir süreden beri büyük rol oynamakta olan
Baykal gibi hegemonik bir karakterin aniden liderliği bırakması, hangi açıdan bakarsanız bakın ciddi bir olaydır. Üstelik, Baykal’ın yerine kimin gelebileceği üzerine de düşünsel, örgütsel vb. planda pek bir
hazırlık yoktu. Buna rağmen, Baykal’ın yerine Kılıçdaroğlu’nun gelmesi büyük bir ittifakla gerçekleşti.
CHP’liler, yaşadıkları ani ‘yol kazası’na rağmen şaşırmadılar, yeni lidere adapte olmasını bildiler. Hatta CHP kitlesi içinde dikkat
çekici düzeyde bir umut canlanması oldu. Bu umudu abartılı boyutlarda yaşayan ve gerçekleşen değişimi daha şimdiden bir ‘
iktidar yürüyüşü’ olarak tanımlama eğiliminde olanlar üzerine çeşitli değerlendirmeler yapılabilir. Ne olursa olsun, uzun yıllardır ‘kronik muhalif’liğe şartlanmış (ve bu nedenle seçimlerden ve halktan büyük oranda umudunu kesmiş) durumda olan CHP’liler için bu yeni sürecin bir
doping etkisi
yapmış olduğu inkâr edilemez.
***
Kılıçdaroğlu’nun gelişini tamamen bir ‘
komplo’ya bağlayanlar, medyanın ona verdiği heyecanlı desteği de bir ‘komplo’ çerçevesinde algılamaya başladılar. Bu algıya göre, asıl amaçlanan,
AK Parti iktidarının alaşağı edilmesi ve Tayyip Erdoğan’ın
Başbakanlık’tan uzaklaştırılması.
Bu tür yorumların AK Parti saflarında yaygın olduğu izlenimini ediniyoruz. O nedenle, ‘komplo’nun detayları konusunda iktidar part isi, kamuoyunu bilgilendirsin diye bekleyenleri de anlamak gerekiyor.
***
CHP’nin değişmesinin zor olduğunun farkında olan isimlerden biri de
Cumhuriyet gazetesi yazarı Hikmet Çetinkaya. CHP’yi yıllardır çok yakından izleyen bir isim olan Hikmet Çetinkaya, yeni seçilen yönetimdeki isimlerden yola çıkarak CHP’de bir değişimin başladığı sonucuna varan yaklaşımlara karşı mesafeli.
‘Ulusalcı’ diye bilinen, ‘
Ergenekon avukatlığı’ konusunda Baykal’ı yaya bırakacak isimlerin listede yer alması da, CHP’ye ilişkin ‘değişim’ umutlarımızı zayıflatan bir nokta... Bunları geçelim.... Gelelim iktidar partisine... AK Parti’nin söylemlerinde bir değişime gerek yok mu? Kılıçdaroğlu’nun ‘Recep bey’ söyleminin yaratıcılıktan yoksun olduğunu belirtmeye dahi gerek yok. Ama Başbakan’ın ‘teneke’ benzetmesinin daha parlak olmadığı da bir gerçek.
Tabii tartışmayı yalnızca dil ve kibarlık üzerinden yürütmek de sağlıklı değil. İçerik
hepsinden önemli.
Kürt sorunu,
Avrupa Birliği, demokratik bir anayasa yapımı gibi bazı temel konularda yeni şeyler duymadığımız sürece, CHP’de bir değişimden söz edemeyeceğiz.
***
Şu noktayı göz ardı etmeyelim: ‘
Kürt sorunu’ ancak CHP’nin de sürece katılmasıyla çözüm yolunda ilerleyebilir. Tabii, CHP’nin bu sürece ne oranda katılabileceğini, parti içindeki dengeler ve diğer siyasi güçlerin tutumu belirleyecek. Kılıçdaroğlu’nun, son bir yıl içinde, Kürt sorununda klasik Baykalcı çizgiden farklı bir yerde durduğunu unutmamak gerekiyor. Sonradan geri alsa bile
Dersim ve
genel af üzerine söylediklerini herkes biliyor.
O fikirler ona ait fikirler olarak orada duruyor.
Başbakan’ın yeni CHP Genel Başkanı’na zaman tanımasının ve üslup konusunda dikkatli
olmasının hem AK Parti’ye hem de ülkeye yarar sağlayacağı kanaatindeyim. Bazen anlamsız gerginliklerin içeriğin önüne geçebildiğini ve şeklin içeriği belirlemeye başladığını biliyoruz.
Sonuç olarak CHP büyük bir travma yaşadı. Geleneksel liderini kaybetti. Kendisine yeni bir yol arıyor. Eskiyle yeni içiçe geçmiş durumda.
Her şey çok taze. Böyle bir noktada, doğru olan, AK Parti yönetiminin daha serinkanlı ve toleranslı
bir yaklaşım izlemesidir.
Kuvvetli ve demokratik bir muhalefetin AK Parti’yi daha cesur ve çözüm arayan bir noktaya getirebileceğini uzun bir süreden beri söylüyoruz.
‘CHP değişir mi, değişemez mi’, ‘değişirse ne kadar değişebilir’ gibi soruların bu ülkenin gündeminde daha epey bir süre yer kaplayacağı açık...
Evet, CHP değişmeli. Başbakan da değişmeli, her şeyi kaldığı yerden devam ettirme tutumundan vazgeçmeli.