Gömleğini Mahmutpaşa işportasında yahut
Ulus pazarında alacak değildi... Etro giyiniyor.
Bana sorarsanız, çok iyi ediyor...
Beğenmediği “
Karabulut” soyadını, daha aristokrat bir hava uyandırdığı için “Kılıçdaroğlu”yla değiştirmiş, gerçekten de aristokrat bir hava uyandırmıştı.
Bunu da çok iyi etmişti.
Bu “sonradan edinilmiş aristokrat konumu”, böylece hem bedava tarafından
sınıf atlatıyordu ona, hem de muhatabını “Recep Bey” diye aşağılama hakkı veriyordu. Ne güzel...
Hem de durduk yerde “esprili lider” olmasını sağlıyordu.
Espri gücünü, uzak bir dolayımdan akraba olduğu Nasrettin Hoca’dan almış. Bunu ünlü “köken araştırmacısı”
Soner Yalçın yazdı...
Kılıçdaroğlu
ailesi Horasan’dan kalkıp “Anadolu’nun içlerine” geliyor. Önce Konya’ya yerleşiyor, ardından
Dersim taraflarına uzanıyor... Dersim’den sonra da yayılabildiği kadar yayılıyor... Çok geniş bir aile bu... Bir ucu Ortaasya’da, bir ucu Hicaz’da.
Bir ucu da Amerika’da olabilir mi?
Hani Kızılderililer Türk soyundan geliyordu ya?
Konya’daki hangi “ailesel ve tensel temas” Kılıçdaroğlu’nu Nasrettin Hoca’nın akrabası kılıyor, bilmiyorum ama, Soner Yalçın’a sorarsanız Kemal Bey’in “Seyyid” olma ihtimali de mevcut.
Nasıl yani?
Basbayağı Seyyid... Peygamber soyundan yani...
Demek ki karizmasını, sükûnetini, efendiliğini,
terbiyesini oradan alıyor.
Fakat, ben Kemal Kılıçdaroğlu’nun “terbiye anlayışını” çözemedim. Hem Nasrettin Hoca’nın akrabası olacaksın, hem Peygamber so
yundan geleceksin, hem “Sayın”lı cümle kuramayan Ankara’nın bürokratik geleneği içinde pişeceksin, hem de tutup asgari tarafından da olsa saygıyı hak eden rakibine kapıcıya seslenir gibi “Recep Bey” diyeceksin.
Ne ayıp, ne çirkin...
Hadi bu onun gradosunu, düzeyini, nasıl bir bürokratik terbiyeden geldiğini gösterir diyelim ve üzerinde durmayalım.
Peki, Etro
gömlek de ne oluyor?
Halkın lideri “
Etro gömlek” giyer mi?
Fiyatı, nerden baksan, bir işçinin aylık kazancına eşit...
Madem “
havuzlu villa”ya karşısın, o zaman Etro gömlek giymeyeceksin.
Etro gömlek giyiyorsan, “havuzlu villa edebiyatı” yapmayacaksın.
İlle de, “
Hayır, sınıf bilincim bana havuzlu villada oturanlara karşı olmamı öğütlüyor” diyorsan, o zaman önce sınıfını, sonra yerini yerini, sonra da haddini bileceksin.
Bugün “genel başkan” koltuğunda ilk siftahı yaptığın parti, adını halktan almıştır ama halkın değil, halkı adam etmeyi misyon edinmiş bürokrat totaliterliğin partisidir. Kıyı ve zengin muhitlerden oy almaktadır. Taraftarları arasında bol miktarda “havuzlu villa” sahibi bulunmaktadır.
Etro gömlek üstü altıgen kasketle “halkın lideri” olunmaz.
Halkın lideri olmak istiyorsan, halkın seçtiklerini aşağılamayacaksın, oradan “sınıfsal paye” elde etmeyeceksin.
Halkın lideri olmak istiyorsan, halkın “
özgürlük” taleplerine
kulak vereceksin... Darbe çetelerine, yargı oligarklarına, partizan medyaya, şuraya buraya
selam göndermeyeceksin...
Daha da önemlisi, halkın başörtülü kesimine “merdiven altları”nı reva görmeyeceksin.