Dün
CHP Genel Merkezi’ne giderek genel başkan
adaylığını ilan eden Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu kararı
sürpriz bir gelişmeydi. Şahsına yönelik beklenti çok yüksekti, ancak bu cesareti göstereceği konusunda kuşkular vardı.
Gerçi, Genel Sekreter
Önder Sav’ın
Baykal’ı terk ederek Kılıçdaroğlu ile birlikte hareket etmeye başladığı bilgisi ulaştığında, böyle bir sürprize hazırlıklı olmak gerektiği kanaati uyansa da kuşku bulutları dağılmamıştı.
Kılıçdaroğlu’nun
adaylık ilanı Baykal için sürpriz değildi, önceden haberdardı. Ancak yine de ihtiyatlıydı, son dakika manevrası bekliyordu, TV ekranında duyunca “şok” oldu. Bir anda kendini yoğun bir
telefon trafiğinin içinde buldu.
Yetkilerini azaltan tüzük değişikliği nedeniyle Baykal’la araları açılan Sav, Kılıçdaroğlu’na ilk desteğini açıklayan isim oldu. Zaten, Kılıçdaroğlu’nu cesaretlendiren de oydu.
Oysa, düne kadar Baykal ile Sav arasında su sızmıyordu. Hatta parti içinde “Deniz Beyle Önder Bey arasında kalan iflah olmaz” denirdi. Örgütteki tepkiler,
komik telekulak iddiası ve peygamberimiz aleyhindeki
ağır sözleri karşısında Sav’a sonuna kadar sahip çıkan Baykal, bu saf değişikliğine çok bozuldu.
Kılıçdaroğlu ve Sav’ın bu ittifakı karşında sırtından vurulduğunu, hançerlendiğini,
ihanete uğradığını düşünen Baykal, o dakikalarda kendini arayan bir partiliye duygularını şu kısa cümleyle özetledi: “Bu bir
şeytan ittifakıdır.”
Daha sonra CHP Grup Başkanvekilleri Hakkı Süha
Okay ve Kemal Anadol’un Kılıçdaroğlu’ndan yana saf tutması, 57 milletvekilinin
destek deklarasyonuna
imza atması, Baykal’ın üzüntüsünü daha da arttırdı.
Hakkı Süha Okay, Güldal
Mumcu,
Şahin Mengü,
Necla Arat, Gaye Erbatur gibi milletvekillerinin kendisiyle konuşma ihtiyacı bile duymadan uzaklaşmasına anlam veremeyen Baykal, dün kendisi için
gözyaşı dökenlerin bugün
bir telefonla karşı tarafa geçişini “siyasetin çirkin yüzü” olarak değerlendirdi.
Baykal’dan karşı hamle geldi. CHP MYK olağanüstü toplandı.
Yılmaz Ateş ve
Savcı Sayan, Sav’a, “Bizimle konuşmadan adaylık yarışında taraf oldun. Bu çirkin komploya ortak oldun” deyince, Sav, “Bu çirkin üslup karşısında burada kalamam” şeklinde tepki göstererek toplantıyı terk etti.
15 MYK üyesi, daha sonra Baykal’a “dön” çağrısı ve Sav’ı genel sekreterlikten istifaya davet etme kararı aldı. MYK’nın bu kararı toplantı bitiminde Yılmaz Ateş tarafından telefonla Baykal’a bildirildi. Baykal’ın cevabı kısa ve net oldu : “Hayırlı olsun...” Mustafa
Özyürek de kameraların karşısına geçerek MYK kararlarını okudu.
Aslında Baykal’ın beklediği gelişme buydu.
Deniz Bey’le görüşme imkanım olmadı. Dün uzun süre kendisiyle görüşen bir CHP’li duygularını şöyle aktardı: “Genel başkanımız komploculara karşı yalnız bırakıldığını düşünüyor. Kasetin ortaya çıktığı güne kadar Kılıçdaroğlu’ndan nefret edenlerin şimdi yanına geçmesini, Önder Sav’ın ikinci adamlık sözü alarak Kılıçdaroğlu’nu desteklemesini bir türlü kabullenemiyor. Komplocularla bu
ekip aynı safta birleşti. Deniz Bey en çok buna üzülüyor.”
Baykal, MYK üyelerinin yanı sıra bugün toplanacak il başkanlarının tavrını da çok önemsiyor. Özellikle
İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin’in yaklaşımını “en kritik durum” olarak görüyor.
Gördüğüm kadarıyla Baykal, pes etmek niyetinde değil. Umduğu desteği bulabilirse yeniden aday olabilir. Yakınlarının söylediğine göre, siyasete
veda edecekse de
linç yöntemiyle harcanmak istemiyor.
“Bu video komplosu değil ama ihanet kılıcı Deniz Bey’i öldürür” diyen Baykal’ın yakın çevresine göre, oyun şimdi başlıyor.