Dün Deniz
Baykal’ın evinin bulunduğu Angora sitesinde
siyaset adına acıklı bir
manzara vardı.
‘Geri dön’ mitingi olarak günler öncesinden ilan edilmesine rağmen,
CHP gençlik kolların mitingine taş çatlasa 1500 kişi katıldı. Katılanların çoğunun de genç değil, yaşını başını almış kişiler olması, CHP kulislerinde
Yılmaz Ateş ve Mehmet Sevigen’in daha büyük bir fiyaskoyu önlemek için CHP’li belediyelerin çalışanlarını edebildikleri kadar seferber etmelerine bağlandı.
CHP
yönetimi gelinen noktada Baykal’ın yerine bir
aday çıkaramadığı gibi, Baykal’a tam
destek vermeyi de başaramıyor.
Baykal artık Angora Evleri ahalisini de rahatsız eden gösterilere son verilmesini istedi de insanın siyaset adına içini acıtan bu tablo son buldu.
Baykal’ın
istifa etmesine rağmen yeni bir adayın ortaya çıkmaması, kendisinin 22 Mayıs’taki
Kurultay’da gitmese bile aday gösterilip seçileceği ihtimaline de bağlı. Parti yönetiminden kimse Baykal’a
rakip olarak çıkmak istemiyor.
Bunda 12
Eylül ürünü
siyasi partiler yasasının parti başkanlarına verdiği monarşik yetkiler sonucu, Kurultay delegelerini oluşturan milletvekilleri, il başkanları ve hatta ilçe temsilcilerinin büyük çoğunluğunun Baykal ve (
Önder Sav, Mustafa
Özyürek, Yılmaz Ateş’in ağırlık taşıdığı) Genel
Merkez tarafından belirlenmiş olmasının payı var.
Baykal ne diyor?
CHP’nin Kurultay’a bir hafta kala genel
başkan adayı üretemediği bir yönetim boşluğuna düştüğü görüntüsü veren bu tabloyu ve dönüş ihtimalini dün Baykal’a sorunca şu
yanıtları aldım:
İstifa ettiniz, ama günlerdir size yeniden dönüp dönmeyeceğinizi soruyoruz. ‘Parti belirler’ dediğinize göre, sizin yeniden aday olup olmayacağınıza parti yönetimi mi karar verecek?
“Herkesin şunu bilmesini istiyorum. Ben istifa ettim.
CHP Genel Başkanlığı boştur. Ben mi olurum diye kimseden bir karar beklentim yok. Benim hakkımdaki kararı kendim aldım, istifa ettim.
Nokta. 22 Mayıs’taki Kurultaya gitmeyeceğim, o tarihe kadar da aday olmayı düşünen arkadaşlarım
tavsiyelerimi soracak olurlarsa, onlara yanıt vermek dışında da ilgilenmeyeceğim.”
Yeni aday çıkmamasında sizin açıkça ‘dönmeyeceğim’ demenizin bir etkisi var mı?
“Ben partiye zarar gelmesini istemem. Aday olmak isteyenler bana sorarlarsa, partinin çizgi, bütünlük ve yapısına özen göstermelerini tavsiye ederim. Ben partiye küs değilim, kızgın değilim. Her zamankinden de çok seviyorum; partime zarar gelmesini istemem.
Ben diyorum ki, ‘Adam gibi çözümünüzü bulun, alıp götürün’. Kurultay öncesi bu arayışlarla geçen süreç partinin ne görevini yapmasına engel olmalı, ne de parti bütünlüğüne zarar vermeli.”
Neden ‘dönmeyeceğim’ demiyor?
Okuduğunuz gibi Baykal, 1- ‘Neden dönmeyeceğim demiyorsunuz?’ sorusuna açık bir yanıt vermiyor, 2- Bunu oldukça dolaylı diğer sözlerinden çıkarmamızı bekliyor.
O zaman biz de Baykal’ın, aslında adresi CHP’nin mevcut yönetimi olan sözlerinden neden ‘dönmeyeceğim’ diyemediği sonucunu çıkarmaya çalışalım. Baykal’ın kastettiği şu olsa gerek:
1- CHP’nin ulusal bütünlük,
terörle mücadele, cumhuriyetin temel ilkeleri, yolsuzluklar ve AK Parti’yle mücadele çizgisinden ödün verilmemeli,
2- CHP son dönemde halkın
inanç ve değerlerine saygı gösteren bir çizgi benimsemişti. Her ne kadar internetteki görüntülerle ortaya atılan iddialar ‘değerler’ kısmına
Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından üstüne
gidilen bir gölge düşürdüyse de, Baykal bu çizginin sürdürülmesini kastediyor olabilir.
3- CHP’nin etnik ve mezhebi kökenlere saygılı ama bu kökenleri herkesin kişisel özelliği gören, partiye
baskın hale gelmemesine özen gösteren son dönem çizgisinin bozulmaması gerektiğini kastediyor olabilir.
Olağanüstü kurultay mümkün
Baykal, ‘dönmeyeceğini’ ilan ettiği takdirde, ortaya çıkacak bir adayın bu ölçütleri ihlal etmesi durumunda CHP’nin mevcut çizgisinden sapacağından endişe ediyor olabilir.
Bu saptama,
doğal olarak Baykal’ın parti yönetimine tam olarak güvenip güvenmediği sorusunu akla getiriyor.
Ola ki Baykal, Parti yönetiminin iç mücadeleler nedeniyle- bu çizgiyi koruyacak isim yerine, her hizbin kendisine zarar vermeyeceği düşüncesiyle iddiasız bir isim üzerinde
anlaşma ihtimalinden endişe ediyor. O nedenle de Kurultay’a dek gölgesini partinin üzerinde asılı kalmasını, zihinlerinde ‘Bulamazsınız, ben buradayım’ kaydının korunmasını istiyor.
O nedenle, Kurultay sonucunun Baykal’ın çizdiği Parti ölçütlerine uymaması halinde, en kısa sürede Baykal’ın, ya da onun istediği bir adayın seçileceği zamanlaması
12 Eylül referandumuyla bağlantılı- bir olağanüstü kurultaya gidilebileceği ihtimali siyasi hesaplara katılmalı.