Mazi, bir karaltıdır...
Ve her insanın, ardı sıra peşinden sürüklediği bir karaltısı muhakkak var.
İnsan, gölgesiyle birlikte yaşar.
Ay ışığında bile gizli bir hafiye gibi izler bizi, geçmişimiz.
Baykal’la birlikte gezen karaltılara artık bir yenisi daha eklendi.
Bundan böyle nereye giderse, o mahrem karaltı da arkasından gelecektir.
Fakat, bana sorarsanız, Baykal’ın bugüne kadarki en insani eylemidir o karaltı.
Hatta belki, statükoya tek meydan okuması, yerleşik düzene tek itirazı...
Zaafsa, en
doğal zaafı... Ayıpsa, en kişisel ayıbı...Yasak fiilse, en zararsız, en geçişsiz olanıdır.
Maskeli bir
siyasetçinin değil, çıplak bir insanın gölgesidir o!
Kartondan imajıyla kıyas kabul etmeyen korunaksız bir izdüşümü insanın...
Bıçak soksanız, kan akacak o karaltıdan, o kadar gerçek... Dokunsanız, ağlayıp inleyecek bir gölgedir o.
Tacizlerden huzursuz olan, rahatı kaçan,azap çeken bir
siluet...
Ama her karaltı öyle mi?
***
Hasan
Cemal, son kitabında, işkenceci gölgeleri katmış önüne, kovalıyor.
Bu yaşına değin peşini bırakmamış bir karaltıyla kavgaya tutuşuyor, usta gazeteci.
Dedesi Cemal Paşa’nın ruhuyla hesaplaşıyor.
Tebdil-i
kıyafet, peşinden hiç ayrılmamış ‘iyi saatte olsunlar’ın karaltısı.
Kanlı 27
Mayıs ihtilalinde, başarısız 9
Mart cuntasında,
12 Mart muhtırasında, 12
Eylül darbesinde, 28
Şubat sürecinde, 27
Nisan e-bildirgesinde aynı ecinnidir kol gezen.
Her seferinde, ‘Zuhurat Baba’ gibi saklandığı kuytudan kafasını çıkarıyor o gölge.
Hasan Cemal, nefesini ensesinde hissetmiş hep.
Şimdi hesaplaşmaya girişiyor.
Aynı zamanda, kendi kişisel tarihiyle yüzleşiyor.
Kitabın adı, ‘Türkiye’nin
Asker Sorunu’.
Kapaktan sesleniyor, dedesi Cemal Paşa’nın ruhuna;
“Ey asker, siyasete karışma” diyor.
***
Cemal Paşa’nın ruhu, Türkiye’nin yakasından bir türlü düşmeyen İttihat Terakki geleneğidir.
Demokrasimizin üzerinden hiç eksilmeyen ‘askeri
vesayet’ gölgesinin diğer adı.
Darbe, geleneğinde var Harbiyeli’nin.
Hasan Cemal, ‘Dedem askerdi’ diye başlıyor söze.
“
Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde darbeyle padişahı tahtından indiren İttihat ve Terakki Partisi’nin Enver Paşa’yla birlikte önde gelen bir üyesiydi.”
“Cemal Paşa’ydı ismi.”
“Cemal Paşa’nın ruhu, beni uzun yıllar rahat bırakmadı.”
“1960’ta,
27 Mayıs’a giden günlerde, Harbiyeliler marş söyleyerek Kızılay’dan rap rap rap geçerken gözlerim yaşarmıştı.”
“27 Mayıs’ı gönülden desteklemiştim.”
Konuşan, o Hasan Cemal ki...
1971’de, ‘
sivil asker karışımı 9 Mart cuntasının bir fedaisiydi.’
‘
12 Eylül’e kararlılıkla karşı çıkmıştı.’
‘28 Şubat’ta durumu biraz karışıktı.’
2007’de ise, ‘askerin
27 Nisan muhtırasının değil, demokrasinin yanında yer almıştı.’
Neden, niçin, nasıl?...Yakın tarihin o karanlık evrelerinde olup bitenler neydi öyle?
***
Kişisel tanıklıklar, özel anekdotlar ve belgelerle derinleştirilmiş bir muhasebe raporu sunuyor kitap.
Osmanlı’yı cephede bitiren siyaset düşkünü ‘Üç Paşalar’ için bir ruh çağırma seansı sanmayın yalnız.
Kendine de, muhteris subaylara da torpil geçmemiş yazar...
Harbiye’ye İttihatçı hücrelerle giren
darbeci karaltıların ruhuna fatiha okuyor.
Kalemine kuvvet Hasan Cemal...