Siyaseti ve siyasetçileri neden takdir ediyorum?


Siyasetten uzak durduğuma bakmayın, içten içe en takdir ettiğim insanlar, geçmişte ve bugün, ülkesine siyaset yoluyla hizmet edenlerdir. Bizimki gibi siyaset zemini mayın tarlasından farksız ülkelerde siyasilerin bir bayramlık bir de idamlık gömleği olduğunu göz önünde tutarsanız, bunu bile bile siyasete soyunanları nasıl olur da takdir etmezsiniz? İşin bir de nankörlük ve kadirbilmezlik yönü var tabii: Bizde siyasetçiler ülkesine hizmet sunduğu sırada asla övülmez, hep eksikleri-gedikleri üzerinde durulur; öldüğü için tehlikesiz hale gelmiş olan siyasiyi ise serbestçe övebilirsiniz. Bilen biliyor: Sütun sahibi olduğum ilk günden buyana, eğilimini de önemsemeden, topluma ve ülkenin sistemine ufak da olsa olumlu katkısı bulunan siyasileri takdirde hiç hasis davranmadım. Kendime yakın bulduğum siyasileri yanlış işler yaptıklarında yermekten kaçınmadığım gibi, uzağında durduğum halde doğru işler yapanları övmekten de geri durmadım. Paragöz, hırsız, işbirlikçi, satılık gibi sıfatlar yapıştırılmak istendiğinde siyasetçilere, herkesle ters düşmek pahasına, hem siyasetin hem de siyasetçinin savunmasına koştum. Siyasetle uğraşanların değişik bir tür olduğunu hiç aklımdan çıkarmadan... Günlük hayat inişli ve çıkışlıdır; hepimizin iyi günleri kadar kötü günleri de olmuştur. Siyasetçiler için hep çıkış, hep iyi günler söz konusudur. Çelişki gibi görünse bile şu tespit de doğrudur: Zirveye yaklaştıkça siyaset adamının tatminsizliği de artar; bulunduğu yerle zirve arasındaki mesafenin kısaldığını gören siyasetçi daha mutludur. Koltuk, siyaset adamları için, Amerikan barlarındaki rodeo makinasından farksızdır aslında; sonunda üstündeki mutlaka atar... Rodeo makinasına binenlerin büyük bölümü, ne kadar dayanıklı olursa olsunlar, bir süre sonra düşeceklerini bilir; başarılı olmuş, koltuk sahibi haline gelmiş bir siyasi ise, işgal ettiği makamı bir gün kaybedeceğini bilse de o bilgisini bastırır ve iktidarı hiç bitmeyecekmiş gibi davranır. Hiç sevmediği sıfat 'eski' sıfatıdır siyasetçilerin... 'Eski' başbakan, 'eski' bakan, 'eski' genel başkan, 'eski' belediye başkanı, 'eski' il başkanı rahatsız ve mutsuz bir kişidir; bu sebeple de en rahatsız edici ve mutsuz edici insan türü odur. İktidarsızlaştığında direnmesi siyasetçinin, hâlâ iktidardaymış gibi davranmaya devam etmesi, kendisine küçük iktidar alanları açıp orada horozlanması hep bundandır. Akıllı ve vicdanlı siyaset adamı işgal ettiği koltuğa eğreti oturan, biraz sonra terk edecekmiş gibi acelesi olan, yarın düştüğünde de saygınlığını korumayı kafaya koyduğu için bugün rakiplerine saygılı davranandır. Aklı kıt siyasetçi, makamların geçici olduğunu da, makamın elden gittiğini de, itibarsızlaştığını da bir türlü anlamaz. Oysa itibarsızlaştığı halde siyasette kalmak kadar tehlikeli bir durum yoktur siyasetçi için... En büyük zaafı da, bu yüzden, işbaşından gideceğinin sinyallerini alamaması, koltuğunu kaybettiğini bir türlü anlamaması, bu gerçeklerle yüzleşmesi gerektiğinde de kendisinden beklenmeyen davranışlar sergilemesidir. Siyaset bir 'imece' uğraşıdır, başkalarıyla birlikte yapılır; hazımsız siyasetçi ise 'imece' yönteminden nefret eder, her şeyin kendi kâr hanesine yazılacağı bir uğraş olarak görür siyaseti... Bir bakarsınız, istifa etmesi beklendiğinde etmez, ettiğinde etmemiş gibi davranır siyasetçi... Siyaseti önemli, siyaset adamını takdire-şayan kılan da bu özellikleridir işte; böylesine bir zeminde kendini diğer siyaset adamlarından farklılaştırabilene de 'devlet adamı' deniyor zaten... YENİŞAFAK
<< Önceki Haber Siyaseti ve siyasetçileri neden takdir ediyorum? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER