Deniz
Baykal'la
CHP'nin kaderi iç içe... Baykal '
komplo' diye nitelediği o çirkin görüntülerin ardından
istifa etti ama kendisini CHP'den tam ayrıştırabilmiş değil. 'Aday olmak isteyen buyursun çıksın' demesine rağmen her gün verdiği mesajlar 'geri dönmek istiyor' gibi.
Ne konuşmaları ne davranışları 'dönmeyecekmiş gibi' değil... CHP ile ilişkisini tamamen koparsa kongre sürecinin daha farklı gelişeceği, birden fazla
adayın boy göstereceği kesin. Bugün 'Baykal'ın nasıl kurtulacağı' sorusu 'CHP'nin nasıl kurtulacağı' sorusunun önünde...
Baykal kurtulabilir mi? Gerçekliği tartışmalı olsa da o
kasetin Baykal'ı
tasfiye etmeyi amaçladığı ortada.
Kongreden iki hafta önce
servis edilmesinin başka ne anlamı olabilir. 'CHP'yi tanzim etmek isteyen'
siyaset mühendislerinin ilk hamlesi başarılı, Baykal'ı koltuğundan etti çünkü.
Devamının ne şekilde geleceği meçhul. O görüntülerin arkasının olup olmadığı da soru işareti. Kasetin tamamen uydurma ve imal edilmiş olduğu ispatlanmadığı sürece Baykal'ın kurtulması zor gibi. Mağduriyetten söz etmek için çok
erken. Mağduriyet söylemi partide farklı algılansa da toplumda bir karşılığı yok.
Eski koltuğuna il başkanları ve delegelerin tazyiki ile tekrar dönse bile bu olay bir gölge gibi kendisini takip edecek. Siyaset kızıştığında hiç yeri değilken karşısına çıkıverecek. Sadece
rakip partiler değil içeride farklı gruplar diline dolayacak.
Bu topraklarda siyasi mücadelenin ne denli acımasız olduğunu hatırlatmaya gerek yok.
Başbakan Erdoğan 'Eşine
ihanet edeni
mağdur göremeyiz.' dedi. Üslup sert. Ancak ben Baykal'ı zor duruma düşürmek için konuştuğunu düşünmüyorum. Erdoğan ve partisi 'komplo ithamı' altında... Başta Baykal olmak üzere CHP sözcüleri o görüntülerden iktidarı sorumlu tuttu.
Erdoğan her gün yüksek sesle tekrarlanan ithamlara karşı
cevap hakkını kullandı. Baykal'ın 'Nerede kalmıştık?' diyerek aynen devam etmesi siyaseten pek kolay görünmüyor. Bu CHP içinde Baykal'a alternatif çıkacağı anlamına gelmiyor. Baykal'ın CHP'de iktidarı çok güçlü... '
Atatürk mezarından çıkıp gelse Baykal'ı deviremez' yorumu yapanları duydum.
Kongreye bir hafta kaldı... 'Baykal'ın bir hafta önce bıraktığı koltuğa tekrar dönme' seçeneği şu an en güçlü ihtimal. Formül de belli; Türk siyasetinin aşina olduğu bir yöntem... Örnekleri defalarca tekrarlandı. Lider niyeti farklı olsa da gitme yönünde adım atar ancak
örgüt veya parti tabanı buna izin vermez. Genel Başkan 'Bırakma bizi, sensiz olmaz' sloganları altında geri dönmeye mecbur kalır.
CHP ve Baykal için de öngörülen formül bu. Kesin mi? Değil, çünkü eskilere benzemeyen çok farklı bir olayla karşı karşıyayız. Türk siyasetinde ilk kez bir partinin lideri 'kaset skandalı' nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı.
Kendisini o görüntülerden bütünüyle aklayabilmiş de değil. Dolayısıyla Baykal olay aydınlatılıncaya kadar beklemeyi
tercih edebilir. Bu da bir ihtimal... Devam etmesi halinde o kasetin CHP için de handikaba dönüşeceği aşikâr...
Baykal olmazsa ilk akla gelen isim
Kemal Kılıçdaroğlu... 'Aday değilim' dese de genel
başkanlık koltuğunda gözü olduğunu her halinden belli ediyor. Yerel seçimlerde yıldızını parlattı. '
Gandi' yakıştırması yapan medyanın desteği arkasında.
Harekete geçmek için Baykal'dan işaret bekliyor. Rağmen çıkması imkansız gibi. Önceki gün Baykal'la görüştü, ışık alamadı. Baykal yol gösterdi; 'Git, önce üzerinde uzlaşma sağla' dedi. Uzlaşma mümkün değil. Parti yönetiminde
Önder Sav gibi Kılıçdaroğlu ismine şiddetle karşı çıkanlar var.
CHP'de 'Ne Baykal'la ne Baykal'sız' durum devam ediyor. Şu an bütün çabalar 'Baykal'ın nasıl kurtulacağı üzerine'... 'CHP'nin nasıl kurtulacağına' ise sıra daha sonra gelecek. Değişimin gücü mü? Cevap rakamlarda...