"Komplo. İktidar ya bu
komployu ortaya çıkarmalı ya da komplonun hazırlanmasında suçluluğu kabul etmeli."
CHP cenahı işi,
kasetin muhtevasından uzaklaştırıp, "
iktidarla hesaplaşma" noktasına çekmeye çalışıyor.
"İktidar memlekette olan biten her şeyden sorumlu, bu komployu ortaya çıkarmaktan da sorumlu!"
İyi, ne denebilir?
Haydi, iktidar işe başlasın.
Radikal manşet atmış:
Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nın 14 sorunun cevabını aradığını yazmış. Sorulardan bir kısmı, kasetin çekildiği evle ilgili. Mesela şöyle:
* Çekimler nerede yapıldı, burası bir ev mi yoksa
otel odası ya da misafirhane gibi bir yer mi?
* Çekimlerin yapıldığı yerle ilgili somut bir tespit yapıldıysa burada
kamera araması yapıldı mı?
· İki farklı sahnenin olduğu görüntüler, aynı mekânın farklı odaları mı yoksa bu odalar farklı mekânlarda mı?"
Bir kısım soru, kasetin internet ortamına nasıl, kimler tarafından, ne zaman konulduğu, Metacafe,
Habervaktim.com sitelerinin ilişkilerine dair.
Ve bir kısım soru ise
Baykal ve Baytok'un bilgisine başvurulup vurulmadığı hakkında. Soruların o bölümü de şöyle:
* Görüntülerle ilgili sürdürülen soruşturmada şu ana kadar ifadesine başvurulan kimse oldu mu? Savcılık
Deniz Baykal ve CHP
Milletvekili Nesrin Baytok'un ifadesine başvurdu mu?
* Deniz Baykal, istifasını duyurduğu basın toplantısında
Fethullah Gülen'i kastederek 'Pennslyvania'nın mesajı samimi' dedi. Baykal'ı, Fethullah Gülen'in bu işte parmağı olmadığına ikna eden neydi?
* Deniz Baykal'ın elinde, bu görüntülerin arkasında devletin ya da hükümetin olduğu düşüncesine sevk eden somut bir kanıt var mı?
* Baykal basın toplantısında görüntüleri
servis edenlerin aynı zamanda 'CHP'yi yeniden tanzim etmek isteyenler' olduğunu söyledi. Baykal, bu sözleriyle kimi ya da kimleri işaret etti?"
Dün,
Habertürk gazetesinde
Yavuz Semerci, "Ahlaksız kasetin
teknik analizi" başlığı altında bir yazı yazdı. Kasetteki görüntüleri tek tek analiz eden Semerci'nin yazısının son paragrafı şöyleydi:
"Bu görüntülerden anladığım şudur: Deniz Baykal bilgi vermeyi kabul ederse, polis veya MİT olay yerinde yapacağı incelemeyle rahatlıkla sonuca ulaşabilir. Ulaşmalı da. O evin sahibi, o eve giren çıkanlar, olay gününden önce ve sonra bu evi kullananların kimliği, kameranın yerleştirildiği yer, açısı ve özellikleri rahatlıkla öğrenilebilir. Bu tespitler mutlaka suçluları ortaya çıkarır."
Bence harika.
Bu işin kim vurduya gitmemesi, fail-i meçhuller dosyasına intikal etmemesi için, hükümetin acilen her çareye başvurması lazım.
Lakin şu soruların tamamının cevabında, Baykal'ın ve Baytok'un
emniyet birimlerine yardımcı olmaları gerektiği gün gibi aşikârdır.
O ev bilinecek öncelikle.
Eve kimlerin girip çıktığı bilinecek.
Baykal ve Baytok'un o evle ilişkilerinin bulunup bulunmadığı tespit edilecek.
Bilmiyorum, bu işlerde kriminal uzmanları, olaya katılan kişilerin tatbikat yapmalarını da gerekli görürler mi?
Kasette görünen kişiler, nerede nasıl durdular, vs...
Bu noktada Baykal ve Baytok'un yardımcı olmalarının hayati değer taşıdığından kuşku yok.
Kaldı ki Baykal da, iktidarı suçlarken elinde bazı bilgiler bulunduğunu ve gerekirse bunu açıklayacağını ilan ediyor.
Bu bilgileri, herhalde soruşturmayı yürüten emniyet birimlerine ya da savcılığa verecektir.
Sonuç:
Nereden bakarsanız bakın, yollar kasete çıkıyor.
Kimse boşuna çabalamasın, artık kasetli bir
siyaset vardır. "Baykal ve kaset" ikilisi, maalesef,
evet maalesef, siyaset
gündemine oturacaktır.
"Siyasetin doğası" da bu sonucu doğurur, insanoğlunun doğası da.
Yoksa bu kadar gündem olur muydu?
"Kasete dokunmayın!" yazıları döktürenler bile kasete dokunmuş ve onun güncelliğini paylaşmış olmuyorlar mı?