Baykal kaseti: Siyasette iğrençliğin doruk noktası


Tezgahların en iğrenci!.. Ahlaksızlığın tanımlanamaz boyutlara taşınması!.. Deniz Beyin özeline değin uzanan, buram buram ahlaksızlık kokan bir tuzak bu. Böyle bir yazıyı yazmadan önce çok düşündüm. İnanın elim varmıyor; ama her kimse bu ahlaksızlar, onların suratına tükürebilmek için de olsa bunları yazmam gerektiğine karar verdim. Deniz Bey’in bugünkü siyasi duruşunu, söylemlerini, CHP’ye ve de Türk siyasetine zarar verdiğini yazabilirim. Amma özel yaşamıyla ilgili tek kelime etmem, edemem. Kimse de edemez. İsmail Küçükkaya çok güzel yazmış, haneye tecavüzün geldiği son noktadayız! Tabii bu kasetin yayınlanmasındaki zamanlamayı da gözden uzak tutmamak gerek! Anayasa değişikliği Cumhurbaşkanı’na gitmiş, CHP Kurultayı yaklaşıyor, Deniz Beyin parti içindeki konumu tartışılıyor kimi çevrelerde ve böyle bir ortamda bu pislik atılıyor! Düşündürücü en azından! Biz, gazete olarak, bu iğrenç haberi mi kaseti mi, ne diyecekseniz diyin, ne baş sayfamıza taşıdık ne de büyüttük. Sadece Deniz Bey’in açıklamasını iç sayfalara taşıdık. Etik, salt bir meslek için geçerli değildir. Etik davranmak, insanların özeline tecavüz etmemek, her insanın, özel yaşamındaki tercihlerine saygı göstermek, insanlık görevidir. Kaldıki bu kaseti yayınlamak gaflet, dalalet hatta hıyanetinde bulunanların önce aynaya bakıp, özeleştiri yapmaları gerekiyor! Kuzey Kore’yle İsrail arasındaki benzerlikler Düşünün hele, bu iki ülke arasında ne benzerlikler var diye. Bu ülkelerin ikisi de nükleer silahların yayılmasını önleyen anlaşmayı imzalamamış. Bu ülkelerin ikisi de, dünyadaki diğer bütün ülkelere aba altından sopa göstererek siyaset yapıyor. İsrail de Kuzey Kore de, dışarıdan gelecek saldırılar sonucu devletlerinin yerle bir edileceği korku ve kaygısını taşıyor. bu korgu ve kaygıların somut gerekçeleri de olabilir! Ancak bu korkular ve kuşkular, iki ülkeyi de bölgelerindeki istikrarı bozan, dış politika uygulamalarına sürüklüyor. İsrail zaman zaman komşularına saldırdı, komşu ülkelerin topraklarına girdi; Kuzey Kore de yabancı uyruklu kişileri kaçırdı, Güney Kore’ye ait hedefleri havaya uçurdu. Hem İsrail hem Kuzey Kore bölgelerindeki diğer devletlerden çok farklı. İsrail, bir Yahudi devleti, Müslüman Arap ülkelerinin göbeğinde. Kuzey Kore ise bildiğiniz, Orta Çağ’dan kalma feodal bir diktatörlük. Bu nedenle iki ülke de, zaman zaman, diğer ülkeler için geçerli, ‘Uluslararası yasalar bize vız gelir’ diyebiliyor. Örneğin, gerek İsrail gerekse de Kuzey Kore, insan hakları örgütlerinde hiç hoşlanmıyor. Bunun da birçok örneği var. Birbirlerine bu kadar benzemelerine rağmen, bu iki başına buyruk yaşayan ülenin arasında öyle fazla bir alışveriş yok. Ancak 1992-1994 yılları arasında, İsrail, kapalı kapılar ardında, Kuzey Kore’nin Orta Doğu’ya füze sistemleri satmaması için milyarlarca dolar önermişti. Ancak,ilgiçtir, ABD devreye girdi ve İsrail’e baskı yaparak masadan kalkmasını sağladı. Daha sonra, 2007 yılında, İsrail, Suriye’ye saldırdı. Kuzey Kore’lilerce yapıldığı var sayılan bir nükleer tesisi (?) bombaladı. Her neyse, bu iki ülkeden biri sadece Araplar katında ağır eleştirilirken diğeri, hemen hemen bütün dünyanın lanetlediği bir devlet. Bunun nedeni de elbettte Amerika. Washington’a göre, Kuzey Kore, iğrenç bir ülke ama İsrail “bizden biri.” Kuzey Kore’ninse arkasında sadece Çin duruyor. Ancak, öyle bir gün gelir ki, bu iki ülke de, dönüp arkalarına bakarlar ve ağababalarının yerlerinde yeller estiğini görebilirler. Et fiyatını çiğ süt belirler Bağımsız Süt Platformu’ndan Sayın Ulaş Özkul, Türkiye Çiftcisi Gazap Üzümleri’ni Yaşıyor başlıklı uzunca bir yazı göndermiş. Buyrun satırbaşlarını: “Eğer çiğ süt fiyatları, kâr edilebilir düzeyde olursa, üretici hayvanını çoğaltır, dişi hayvanından beş hatta altı yavru almaya çabalar. Et üretimi de bu biçimde artar. Ancak çiğ süt fiyatlarında istikrar bir türlü sağlanamazsa, fiyatlar hep üretici aleyhine düşürülürse, o zaman zarar eden üretici, erkek dişi demeden, hayvanını kesime gönderir ve gelecek nesiller kaybolur. “Bugün çiğ süt fiyatları dipe vurmuşken, marketlerde süt ve süt ürünleri fiyatları bir türlü düşmüyor. Neden acaba? “Sonuç olarak, et arzının azalması ya da et fiyatlarının yükselmesi, çiğ süt fiyatlarına bağlıdır. Ancak, üreticiden kilosu 17 liraya alınan etin tüketiciye nasıl olup da otuz liraya satıldığının denetimini elbette devlet yapacak.” Bizden iletmesi; düzeltmesi de yetkililerden. İSTANBUL KÜLTÜR MOZAİĞİ SERGİSİ Dün, eğer Halkalı Kültür ve Sanat Merkezine yolunu düşmüşse, 1453’den 2010’a İstanbul Kültür Mozaiği fotoğraf sergisini gezmişinizdir. Usta fotoğrafcı Murat Düzyol’un gerçek bir sanatcı gözüyle çektiği fotoğraflar, sadece İstanbul tutkusunu değil bu güzel kentin şiirsel dokusunu da yansıtıyor. Mutlaka bu sergiye gidin, Murat Düzyol’a teşekkür edeceksiniz; benim ettiğim gibi.
<< Önceki Haber Baykal kaseti: Siyasette iğrençliğin doruk noktası Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER