Eğer ikide bir yerinizden doğrulup "Olmaz öyle şey" tepkisini vermeyecek, kasıklarınızı tuta tuta gülmeyecekseniz, ancak bu şartla, sizlerle bir
senaryoyu paylaşmak istiyorum.
Türkiye'nin düne, bugüne ve yarına ait ne kadar siyasi sorunu varsa hepsini birden kesin çözüme kavuşturacak bir senaryo bu. Senaryo, dün,
Vatan gazetesinde, ciddi siyasi yorumlar yazan bir meslektaşın köşesinde "Kokuları Ankara'dan güçlü biçimde gelmeye başladı" duyurusuyla yer aldı.
"Türkiye'nin en büyük sorunu ne?" denildiğinde muhalefetin ve yandaşı medyanın şikâyet konusu ettiği her başlığı bir kenara yazın: Açılımlar...
Anayasa değişikliği... Yargının ele geçirilmek istenmesi... Sivil
vesayet... Tabii bunların herbirinin altbaşlıklarını da listenize alabilirsiniz. Sonuçta hepsi aynı kapıya çıkıyor: İktidarda Ak Parti'nin bulunması... İşte yeni senaryo Türk siyasi hayatını dümdüz ederek bütün sorunların birdenbire buharlaşmasını sağlıyor...
Senaryonun ilk perdesi çok yalın aslında: Ak Parti'nin anayasa değişikliği paketi Meclis'ten geçtikten ve Cumhurbaşkanı tarafından da onaylandıktan sonra
CHP ile destekçileri, "
Cumhuriyet'in temel niteliklerine" dair anayasanın değiştirilemez maddelerine aykırı olduğu iddiasıyla paketin iptali için
Anayasa Mahkemesi'ne başvuruyor... Anayasa Mahkemesi başvuruyu kabul ettiği gibi iptal kararını da veriyor...
İkinci perdede işler daha da ilginçleşiyor: Değişiklik paketinin "Cumhuriyet'in temel niteliklerine" dair değiştirilemez maddelerine dayanarak iptali üzerine
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı derhal harekete geçiyor ve Ak Parti hakkında 'lâikliğe karşı odak olduğu' iddiasıyla
kapatma davası açıyor... Anayasayı değiştirme girişimi 'anayasayı ihlâl suçunun gerekçesi' haline dönüştürülüyor Ak Parti için... Anayasa Mahkemesi Ak Parti'yi kapatıyor... Değişiklik paketini 'kapatma gerekçesi' saydığı için Meclis'e verilen dilekçenin altında
imzası bulunan 265 milletvekilinin üyeliğini de düşürüyor... İmza atmadığı halde hepsini harekete geçiren olduğu için
Başbakan Tayyip Erdoğan'a da (paketi onayladığından belki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e de) siyasi
yasak geliyor...
Esas
gürültü ise üçüncü perdede kopuyor: Meclis'te sandalyelerin çoğu boşalacağı için seçime gidilecek gidilmesine, ama o zamana kadar ülkeye bir hükümet lâzım, değil mi? O da hazır: Ak Parti'yi kapatma sürecini Anayasa Mahkemesi'ne başvurularıyla başlatan CHP ile anayasa değişikliği konusunda birlikte hareket ettiği MHP...
Senaryoyu 'ifşa eden'
Okay Gönensin, yeni hükümetin
Ergenekon davalarını uyutacağını, çok sayıda bürokratı görevden alacağını, yerlerine yenilerini atayacağını da öngördükten sonra şu kaçınılmaz soruyu soruyor: "Böyle bir ortamda gidilecek seçimin sonucu ne olur?"
Baştaki şartımı unutun: Senaryonun neresinde gülme krizine tutuldunuz? Umarım sonuna kadar beklememişsinizdir...
Gülmemin sebebi, senaryonun palavra oluşundan değil; tam tersine, Ankara'da 'komploculuğu' uğraş edinmiş kişiler her zaman var olmuş ve geçmişte bayağı başarı kaydettikleri de görülmüştür. Şimdi de kendi kafalarındaki en büyük dert olan Ak Parti iktidarından ülkeyi 'kurtarmak' için böyle bir senaryo yazmış, hayata geçirmek için kolları da sıvamış olabilirler...
Hayır, gülmemin sebebi başka: Bu tür kestirme senaryoları kaleme alıp oyunları için sahne arayanlar bugünün dünyasında ve 'yeni Türkiye' şartlarında yapmak istediklerinin ne kadar imkânsız olduğunu nasıl olup da görmüyorlar? Dünya nerede, onlar neredeler? Kaosa sürükledikleri Türkiye'yi bir tek gün bile yönetemeyeceklerinin nasıl olur da farkında olmazlar?
Akıllarına şaşayım.