Yıl 2007... Yeni
cumhurbaşkanının kim olacağı tartışılmaya başlanmış... Eski
Yargıtay Başkanı
Sabih Kanadoğlu bir fikir atıyor ortaya: "Cumhurbaşkanının seçimi için,
TBMM, 367 kişiyle toplanmalıdır."
Oysa 1982 Ana
yasası, cumhurbaşkanı seçimini kolaylaştırmak için bir formül geliştirmişti. İlk iki turda aranan 3'te 2 çoğunluk (367), salt çoğunluğa kadar (276) düşüyordu. Sonunda da cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde
erken seçime gidiliyordu. Toplantı yeter sayısında 367 şart koşulursa, seçimin önü tıkanır ve yasa koyucunun amacına ters düşen bir durum ortaya çıkardı. Ama bu basit gerçek göz ardı edildi.
CHP, Kanadoğlu formülünü benimsedi; medyada, 367'ciler ve 367 karşıtları türedi.
12
Nisan'da,
Genelkurmay Başkanı
Yaşar Büyükanıt, basın toplantısında askerin tavrını belli etti: "Sözde değil, özde laik bir cumhurbaşkanı istiyoruz"!.. Bu görüşü,
27 Nisan e-
muhtırasında biraz daha açtı. İsim vermedi ama
Abdullah Gül'ü istemedikleri ihsas etti: "Son günlerde
cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum
Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişeyle izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, TSK bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. (...) TSK, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusunda sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir."
Muhtıra 27 Nisan gecesi yayınlandı ama öncesinde de hareketlilik vardı. 14 Nisan'da,
Atatürkçü Düşünce Derneği,
Ankara/Tandoğan'da ilk "
Cumhuriyet mitingi"ni organize etti. "
Türkiye laiktir laik kalacak" sloganları atılan bu miting,
AK Parti aleyhinde bir gösteriye dönüştü.
Gazeteler,
Kutlu Doğum Haftası'nın 23 Nisan'a alternatif teşkil ettiğine dair haber ve tepkilerle doluydu.
24 Nisan'da,
Tayyip Erdoğan, "Cumhurbaşkanı adayımız Abdullah Gül kardeşimdir" açıklamasını yaptı.
25 Nisan 2007'de, YÖK binasının garajına gelen Nurullah İlgün, Başkan Erdoğan Teziç'in odasını sordu. Hemen güvenlik elemanları tarafından yakalandı; bu arada 2-3 el silâh patlattı. O günün sabahı,
Anavatan Partisi lideri
Erkan Mumcu, "cumhurbaşkanının
halk tarafından seçilmesi için
düzenleme yapılmasını" istemiş, "Bu şartla, Genel Kurul'a katılacağını" açıklamıştı. AK Parti, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi şartını kabul etti. Buna rağmen, Anavatan Partisi ve
Demokrat Parti, son dakikada, 27 Nisan'daki oylamaya katılmayacaklarını belirttiler.
27 Nisan'daki oylamaya, 361 milletvekili katıldı. Gül, 357 oy aldı. 367'ye ulaşılamayınca, CHP, konuyu aynı gün
Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı.
İşte 27 Nisan e-muhtırasına takaddüm eden günlerde bunlar yaşandı. Bugün de CHP, anayasa değişikliğini, Anayasa Mahkemesi'ne taşımaya hazırlanıyor. Bu tarz zorlamaların ters teptiğini acaba unuttu mu?