Nasıl atlamışım...
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının katili “millî irade”ymiş... Böyle şeyler yazıyorlar artık.
Hatta, daha da ileri gidiyorlar... Millî irade, Denizlerin
ölüm fermanına
parmak kaldırırken, İsmet Paşa idamların durdurulması için tek başına mücadele ediyormuş.
Doğrudur...
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamına, AP çoğunluğunun bulunduğu
Meclis onay vermişti. Bu büyük suça iştirak etmişti.
İyi de, o dosyaları “
milli irade”nin önüne getiren “Sıkıyönetim Mahkemesi”nin hiç mi suçu yoktur, 9
Mart ve
12 Mart kadrolarının hiç mi suçu yoktur?
Darbeleri millî irade mi yaptırmıştır?
Madanoğlu’nu silahlı devrime millî irade mi
teşvik etmiştir?
Ziverbey’deki işkencehaneyi millî irade mi kurdurmuştur?
Sürek avlarını millî irade mi başlatmıştır?
Nurettin Soyer kimdir? Ali
Elverdi Paşa ne yapmıştır?
Denizleri astıran Elverdi Paşa hangi partiden milletvekili seçilmiştir?
Elverdi’ye Meclis kapılarını açan Süleyman
Demirel 28 Şubat’ta “milli irade”ye karşı nasıl bir duruş sergilemiştir, hangi güçlerle
ittifak yapmıştır?
Millî irade kötüdür, tamam da, idamları durdurmak için tek başına mücadele veren İsmet Paşa kimdir? Millî iradenin bir parçası değil midir?
Doğrudur... Paşa, Denizlerin idaamını durdurmaya çalıştı.
İyi de etti.
Fakat,
Menderes ve arkadaşlarını idama götüren
darbe süreci karşısında kılını dahi kıpırdatmadı. Hatta, “Şartlar olgunlaşırsa, darbe meşrudur” şeklinde fetvalar bile verdi.
Maksat “millî irade”yi gözden düşürmek mi, kuyudan adam çıkarmak mı?
Kuyudan adam çıkarmak gibi bir çabaları varsa, boşuna uğraşıyorlar.
Bunu daha önce de denemişlerdi, Türkiye’yi çok partili parlamenter
sistemle (yani
demokrasiyle) İsmet Paşa’nın tanıştırdığını ileri sürmüşlerdi, bir tür “geç iade-i itibar” peşine düşmüşlerdi ama tarih böyle söylemiyor.
Türkiye’de demokrasi, Paşa’ya rağmen var olmuştur.
Mesela, “Serbest Fırka” ve “Terakkiperver
Cumhuriyet Fırkası”, 46’dan önce örgütlenmişlerdi. Yani bu iş, yine zannedildiği ve ileri sürüldüğü gibi İsmet Paşa’nın başarısı değildir.
İki parti de İsmet Paşa’ya rağmen var oldular ve iki parti de İsmet Paşa’nın manipülasyonuyla kapatıldılar.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (Bu partinin başında Kazım
Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay gibi önemli isimler bulunuyordu), ciddi bir alternatif getirmese de, sistem içi değişikliklerin yapılmasını ve Ankara’nın tek parti ikliminden uzaklaşmasını savunuyordu. İsmet Paşa’nın başında bulunduğu
CHP açısından da ciddi bir rakipti.
Bu parti, “
İzmir Suikastı” bahane edilerek kapatıldı.
Fethi Okyar’ın “Serbest Fırka”sı ise, süreç içinde “hoşnutsuzların” ve tek parti uygulamalarından şekvacı yığınların kümelendiği ciddi bir muhalefet hareketine dönüştüğü için
tasfiye edildi.
Tasfiye hareketinin başındaki kişi, yine İsmet Paşa’dır.
Fethi Okyar, anılarında, Paşa’ya ilişkin çok daha ağır yargılarda bulunuyor ama yerimiz kifayet etmediği için giremiyoruz.
DP’nin tasfiyesini ve Mendereslerin idamını da İsmet Paşa’nın “başarı” hanesine yazmak lazım...
Hatta, durdurmaya uğraştığı Denizlerin idamı bile (uzak bir dolayımdan da olsa) Paşa’nın başarısıdır... Daha doğrusu, oluşmasına katkıda bulunduğu siyasi iklimin başarısı...