Önce şunu ifade etmek lazım ki Van’da
CHP Genel başkanı Deniz
Baykal’a yapılan yumurtalı ve taşlı saldırının
Samsun ve Kayseri’deki
yumruklu saldırılar halkasında yeri yok.
Ahmet Türk ve
Taner Yıldız’a karşı yapılan saldırıları planlayanlar Baykal işini düşünmemişti. Samsun ve Kayseri’de yaşananları değerlendirirken Van’ı münferit bir olay olarak tutmak lazım. Sadece zamanlama bakımından cuk diye oturdu.
Samsun’da ve Kayseri’de ne denilmek istendi ?
Kime ne
mesaj verilmeye çalışıldı ?
DTP’nin eski genelbaşkanı Ahmet Türk’e Samsun’da atılan yumruk her ne kadar sağduyu mesajları verilse de bir süreci başlattı.
Bu süreç iki polisimizin şehit edilmesiyle devam etti.
Niye polis ?
Çünkü Samsun’da Ahmet Türk’ü koruyamayan Emniyet’ti.
Sonra Kayseri’de
Enerji Bakanı Taner Yıldız’a aynı şekilde
yumruklu saldırı yapıldı.
Türk ve Yıldız’ın burunları kırıldı.
Şimdi bulmacayı çözelim.
Türkiye;
Cumhuriyet tarihinin en önemli değişimlerinden birini yaşama sürecinde. Ülkeyi daha demokratik standartlara yükseltecek bir reform hareketine girişildi.
Fakat
Anayasa değişikliği gerçekleşirse ülkeyi bugüne kadar perde arkasında yöneten
egemen güç hakimiyetini kaybedecek.
Bu durum statükodan beslenenleri rahatsız ediyor.
Eğer
Anayasa değişikliği gerçekleşirse bu ülkeyi istedikleri yöne doğru kumanda edenlerin üzerinde durdukları zemin ayaklarının altından kayacak.
İşte bu yüzden Anayasa değişikliği sürecini durdurmak için her koldan seferberlik başlatıldı.
Ahmet Türk’e yapılan saldırı Muş olaylarının duruşması çıkışındaydı. Fakat bu saldırının asıl zamanlamasının Muş olaylarıyla ilgisi yok.
Ahmet Türk’e saldırının demokratik
açılıma karşı yapıldığı izlenimi verildi. Asıl amaç açılım falan da değildi.
Enerji bakanına yumruk atan kişi de “al sana açılım” diyerek vurdu.
Orada da asıl amaç açılım değildi.
Bu saldırıları gerçekleştirenler açılıma karşı insanlar olabilir, fakat kullanıldıkları daha büyük oyun anayasa değişikliğini engelleyebilme planı.
Çünkü anayasa değişikliği demokratik koşulların hayata geçirilmesinde açılımın çok çok üstünde bir reform olacak.
Zamanlamaya bakın.
Ahmet Türk’e yapılan saldırı anayasa değişikliklerinin komisyondan geçeceği son gündü.
Fakat bu mesaj açılım üzerinden dolaylı olarak verilecekti.Anayasa değişikliği komisyondan geçerse ülkenin sinir uçlarına dokunularak farklı bir sürece doğru gidilebileceğinin mesajıydı.
Üç kritik konu olan
Anayasa Mahkemesi,
HSYK ve parti kapatmaya dokunmayın denilmek isteniyordu.
Sonrasında iki polisimizin şehit edilmesi de bu mesajın devamıydı.
Statükonun üzerinde oturduğu kritik konulara dokunmaktan vazgeçin yoksa bu böyle sürer gider denilmek istendi.
Yine zamanlamaya dikkat.
Enerji Bakanına yapılan saldırı Anayasa değişikliğinin
Meclis Genel Kurulunda görüşülmeye başladığı ilk gündü.
Yine aynı mesaj veriliyordu.
“Bu işten vazgeçin.”
Vazgeçmezseniz “açılım” üzerinden bu saldırılar devam eder.
Ülkenin sinir uçlarına dokunulur ve Türk-
Kürt çatışmasının kıvılcımları çakılır.
Çünkü bu kadar köklü bir değişimin gerçekleşmek üzere olduğu bir ülkede gidişatın bu kadar sessiz olması ürkütücüydü.
Çünkü devrilecek olan çok büyük bir egemenlikti.
Millet üzerinde statükonun, jüristokrasinin, yüksek bürokrasinin egemenliği yıkılıyordu.
Ama işler çok sessiz gürültüsüz yürüyordu.
İş sona doğru yaklaştıkça kapalı kapılar ardında yapılan planlar bir bir devreye sokuldu.
Peki niçin “yumruklu” saldırılar ?
Bu mesaj da çok önemli.
Türkiye’nin tepesine inmek isteyenlerin yaptığı planların isimlerini bir düşünün. Öldürücü
darbeleri vurmayı amaçlayan planların isimlerini hatırlayın.
Hatırlayın; Ak Parti’yi yok etmek için hazırlanan planlar arasında “eldivenli yumruk
darbe planı” da vardı.
En son ortaya çıkan ve korkunç plan hangisiydi ?
Balyoz.
Hükümeti devirmek için “Eldivenli yumruk” ve “Balyoz”u indiremeyenler şimdi varlıklarını korumak için “Yumruk” indiriyor.
Şimdi “yumruk darbe planı” devreye girdi.
Amaç yine ülkede koas oluşturup hükümeti etkisiz hale getirmeye çalışmak. Üstelik bu kez bir Türk-Kürt çatışmasının fitilini ateşlemek.
Bu oyunun planlayıcıları çok büyük.
Ergenekon kapsamında ne kadar
işbirliği varsa hepsi bu oyunun içinde.
Yumruk bütün şer odaklarının bir araya gelerek yaptıkları bir plan ve şimdi uygulamaya konuldu.
Verdiği mesajsa Anayasa değişikliğinde kritik konulardan vazgeçilmesi.
Peki vazgeçilecek mi ?
Asla vazgeçilmemesi gerekiyor.
Türkiye’deki bu değişimin cesaretle sürmesi ve milletle birlikte sonlandırılması gerekiyor.
Bedeli ne kadar yumruk olursa olsun bu yoldan dönülmemesi gerekiyor.