Baykal'a bravo!


CHP lideri Deniz Baykal'ı kutluyorum. İktidar talebi var ya da yok. Ancak siyasi muhalefet konusunda tam bir usta... Her türlü gündemi krize çevirmek ve siyasi tansiyonu yükseltmek maharetini gösteriyor. En son örneğini Anayasa Değişikliği Paketi'nde ortaya koydu. Hükümet çalışmalara başladığında, "Bu Meclis değişiklik yapamaz" görüşünü savundu. Çalışma bitip taslak partisine sunulduğunda, "Kapağını bile açmam" dedi. Tasarı Meclis'e önerge olarak sunulduğunda da karşı çıktı. Ardından maddelerin bir bir geçtiğini görünce müthiş bir hamle daha yaptı. "26 maddeyi ortak geçirelim, 3 maddeyi referanduma götürelim" dedi. Baykal, böylece rest çektiği paketi yüzde 90 oranında onayladığını açıkladı. Geri kalan 3 madde için de aslında "hayır" demiyor, halka götürme garantisi istiyor. Dolayısıyla büyük bir uzlaşma söz konusu. Neredeyse "konsensüs" (görüş birliği) sağlanmış. Baykal'ın teklifine Washington yolunda Başbakan Erdoğan, "Varız. Çekinmeyiz" cevabı verdi. Yasalar el veriyorsa, 3 maddeyi referandum garantisine sokabileceklerini ancak oylamalar gizli olacağı için diğer maddelerin de geçme garantisinin nasıl verileceğini sordu? Teklifi samimi bulmadığını da ekledi. Baykal, ertesi gün Başbakan'ı haklı çıkarmak için teklifine teklif kattı. "3 maddeyi seçim sonrasına bırakalım. Diğerlerini birlikte geçirelim" dedi. Partisi de Komisyon'a 3 konuda 11 maddede değişiklik önerdi. Böylece uzlaşma arayışından ziyade "kafa karıştırma" amacında oldukları iddiasını güçlendirdi. CHP, başlangıç itibarıyla sergilediği "toptan hayır" duruşundan sanırım taban baskısı sebebiyle geri adım attı. Çünkü yapılan anketler pakete yüzde 60'ın üzerinde destek bulunduğunu, CHP tabanından da önemli kaymaların olduğunu gösterdi. CHP de, karşı çıkmak yerine, engelleyemediği süreci baltalamak yolunu seçti. Bu sayede siyasi gerilimi yüksek tutmayı ve sürdürmeyi de başardı. Baykal, paket referanduma giderse, emekliler, kadınlar, çocuklar, engelliler ve memurlara büyük haklar kazandıran pakete nasıl karşı çıkacak? 26 maddesinin altına imza atmaya hazır olduğuna göre, 3 madde için "hayır" oyunu nasıl savunacak? Üstelik her zaman ön şart olarak koştukları 1980 darbecilerine yargı muafiyeti getiren 15. Madde'nin kaldırılması da düzenlemeler içerisinde yer alıyor. Kaldı ki şu an matematiksel hesaplar, paketin referanduma gideceğini gösteriyor. Milletin iradesini temsil eden milletvekilleri, kendilerini seçen iradeden neden korkar ki? Şayet halkın vereceği oya itibar edilmiyorsa, iktidar olmak için neden halktan oy istenir ki? CHP'nin korkusu görüleceği gibi paketin kendisi değil. Yargı ile ilgili 3 maddesi. Başbakan bunun nedenini de dolaylı olarak Washington yolunda açıkladı. "Yargıyı çaycıya kadar değiştirecek olan CHP'dir." Bu sözleriyle CHP'li iki eski Adalet Bakanı Mehmet Moğultay ve Seyfi Oktay'ın kadrolaşma çalışmalarını ima ediyor. Moğultay, "Hükümetten 5 bin kadro çıkardım. Bu kadroları örgütüme vermeyip de MHP'ye mi verseydim" demiştim. "Başbakan bu çalışmaları televizyon programlarında anlatacağım" açıklaması da yaptı. Ardından da yüksek yargı mensuplarının siyasi açıklamalarda bulunduklarını ve CHP ile aynı dili kullandıklarını kaydetti. Erdoğan, "Hepsinin sözleri ve karşılaştırması elimizde mevcut..." diyerek bu konuda da çalışma yaptıklarını ifade etti. Yani CHP, Avrupa standartlarındaki yargı reformuna, siyasi nedenlerle karşı çıkıyor. 3 madde ile ilgili direncin şifresi Moğultay'ın açıklamalarında gizli. Baykal'ı bu nedenle kutluyorum. Yüzde 90 uzlaştıkları bir paketi, yargı reformu nedeniyle, siyasi amaçlı olarak gerilime dönüştürmeyi başardı. Daha da önemlisi bütün yolları kapattığı halde, hükümeti uzlaşma arayışından uzak ilan etti. Siyasi deha bu olsa gerek...

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER