Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçek'i Bugün TV'de yaptığımız
Temsilciler Meclisi programında konuk ettik.
Tabi konuk, Çiçek gibi tecrübeli ve 'olayların merkezinde bir isim' olunca ortaya keyifli bir program çıktı.
Anayasa değişikliği hakkında ilginç bir söyleşi yaptık. Fakat kamuoyu Çiçek'in 'hödük' lafına takıldı. Hatta papatya falına bakılır gibi 'Acaba Çiçek kime hödük dedi?' 'Yorganı çekip yatan kim' yorumları yapıldı.
Çiçek'in kimi kastettiği tartışmasına girmeden önce bir gözlemimizi aktaralım. Görünen o ki Çiçek '
dolmuş.' Öyle ki her tartışmalı ortamda ve olayda isminin 'olağan
şüpheli' olarak piyasada dolaşmasına fena halde bozuk.
Belki de bu yüzden
Balyoz soruşturması ile ilgili sıradan bir soruya bile sert tepki verdi. 'Saf'ını vurgulamak için de '27
Nisan Gecesi'ne atıf yaptı.
Yani 'bir kısım insanların demokratlığı kendinden menkul. Ben bu tür hödük adamlara derim ki,
27 Nisan gecesi neredeydiniz? Ayakta olan ben ve benim gibi birkaç adamdı. Geri kalan yorganını kafasına çekmiş, 'sabah ola hayrola' deyip horul horul kış uykusuna yatmış. Bir kısım mahlukların ileri geri laf etmiş olmasının kıymeti harbiyesi yoktur' sözlerini özel olarak birilerini kastederek söylemedi.
Kastettikleri içerisinde siyasetçiler kadar başka mesleklerden isimler de var. Muhtıranın etkisiyle 'hükümet düştü deyip
iktidarın kararlı duruşu karşısında
ağız değiştirenlere' de bir sitem vardı denebilir. Özetle Çiçek'in bu ifadeleri bir nevi vaka-i rapordu.
Aslında bu hadise de gösterdi ki 27 Nisan gecesi hâlâ muamma. O
muhtıra nasıl yazıldı? İktidar partisi cephesinde neler yaşandı? Hödük tartışması da hatırlattı ki 27 Nisan gecesi ve 28 Nisan karşı muhtırası uzun süre konuşulacak.
Anayasa tartışmalarına gelirsek. Genel kurul süreci
pazartesi başlıyor. Ama bu durum teklifte değişme olmayacağı anlamına gelmez. Pazar ve
pazartesi günü üst üste toplantılar var. Stratejiler masaya yatırılacak, yeni
yol haritası belirlenecek. 'Uzlaşmayan taraf' havası oluşturmamak için yeni bir adım da çıkabilir.
Ama şurası kesin, iktidar partisi paketi bölüp yargıyla ilgili maddeleri
seçim sonrasına bırakmaya kapıları kapattı. Yapılacak girişimler bu üst başlığın altında, yönteme ilişkin olabilir.
Hükümet, Baykal'ın 'adım atıyormuş gibi yapıp ayağını kaldırdığı yere geri koyduğunu' düşünüyor. Baykal'ın tekliflerine 'samimiyetsiz' demiyor ama 'taktiksel girişimler' olarak bakıyor.
Hatta Cemil Çiçek "Baykal'ın ne önerdiği net değil ama ne istemediğini biliyoruz. Halka gitmemek için her yolu deniyor. Halka gitmek yerine mahkemeye gitmeyi
tercih ediyor" diyor.
Bu arada belirtelim AK Parti'de CHP'ye karşı ciddi bir güvensizlik oluşmuş. Gelen öneriler karşısında 'acaba bunun arkasında ne tür bir hinlik olabilir' diye düşünmeden edemiyorlar.
Dalan bu işin neresinde?
Adı
Ergenekon,
Poyrazköy ve
amirallere suikast soruşturmalarında da geçen
Bedrettin Dalan için yolun sonu göründü. Hakkında
yakalama kararı çıkartıldı,
iddianame hazırlandı. Ergenekon savcılarının iddiasına göre Dalan 'örgütün fikri ve mali lideri.'
İddianame yazıldı da hatırladık. Sahi nerede
Bedrettin Dalan? Tam 20 aydır kayıp. En son Hollanda'da kameralara yakalanmıştı. Aynı gün Münih'e uçtuğu tespit edilmişti. Bir daha görülmedi.
Hatırlanacağı gibi Yeditepe Üniversitesi ile İstek Vakfı'nın kurucusu ve başkanıydı. Önemli bir siyasi figürdü. Ergenekon soruşturmasının 10. dalgasında ismi geçiyordu ki olaydan üç ay önce 'diş tedavisi için' yurtdışına çıktığı tespit edildi. Amerika'dan yayına bağlanıp '15 güne kadar dönüyorum' dedi.
Ama o gün bugündür yok. Üç ay Amerika'nın muhtelif yerlerinde görüldü.
Vizesi bitince çileli bir yolculukla Rusya'ya gitti. Dalan gibi birisine Amerika'nın vize vermemesini önemsemek lazım. Adı her neyse o yapının
destek bulmadığı yorumları yapılabilir. Rusya'da gazetecilere yakalanınca Avrupa'ya uçtu.
Hal böyle olunca insan merak ediyor doğrusu. Dalan bu yapılanmanın neresindeydi? Neden sürekli yer değiştiriyor? Acaba bunca zamandır
lojistik desteği nereden ve nasıl alıyor? İrtibatlarını kim sağlıyor? Dinlenilme ihtimaline karşı telefonda konuşmayacağına göre irtibatı nasıl koparmadı?
Şunu söylemek mümkün: Dalan'ı '1 numaralı
sanık' yaptıklarına göre savcıların elinde ezber bozacak veriler vardır. Yani bu iddianame gündemi alt üst edebilir.