Kutlu Doğum Haftası vesilesiyle düzenlenen toplantıda konuşan
CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal,
İslam'ı yorumlarken kendince siyasi mesajlar da verdi.
Bazı satırbaşlarını hatırlatayım bu konuşmanın:
- Dinin bir servet veya ün elde etmek amacıyla ele alınması İslamiyet'in özüne yapılabilecek en büyük saygısızlıktır. Her insan aklı ve kendi hür iradesi ile inanır. Hiç kimse bir başkasının günahını çekmez.
Cennete ancak hak eden gider. Cennette hiçbir cemaatin toplu rezervasyon yapma imkânı yoktur. İyi insansan kimsenin sana aracılık yapmasına ihtiyaç yoktur.
-
Kuran'ın ve İslamiyet'in siyasetle ilişkisi konusunda yanlışlıklara karşı hepimizin duyarlı olmasına ihtiyaç vardır.
Şura,
adalet ve işlerin ehillerine verilmesi temel değerlerdir. Ama bunlar hiçbiri siyasetin tekelinde olmayan ve her zaman gözetilmesi gereken unsurlardır. İstişare şarttır. İster mecliste, ister kendi partinde yaparsın. İşi ehline vereceksin. Benim dostumdur, akrabamdır diye iş vermeyeceksin. Ve adaleti de gözeteceksin.
-
Kuran-ı Kerim hiçbir devlet rejimi önermemiştir. İslam'ın toplumsal hedefi ahlaklı ve adaletli bir düzeni kurmaktır. Dinin bir egemenlik iddiası yoktur. Kuran-ı Kerim bir hukuk kitabı değildir. Dileyen
Müslüman olur. Tanrı dilediği kişiyi hidayete ulaştırır.
Toplu rezervasyon
Baykal'ın "Cennette hiçbir cemaatin toplu rezervasyon yapma imkânı yoktur" şeklindeki cümlesini dinlerken, siyaseti dine karıştırmanın dini siyasete karıştırmak kadar yanlış olduğunu düşündüm.
Geçen aylardan birinde Katolik bir arkadaşımın yakınının vefatı dolayısıyla, kilisede yapılan cenaze törenine katılmıştım.
Töreni yöneten
rahip, İncil'den alıntılar yaparak Hıristiyan olanların
kıyamet gününde diğer insanlardan daha önce canlanacaklarını ve
cennet yolunda önde bulunacaklarını anlatıyordu.
1997'de
Erbakan başbakanken SABAH'tan bir grup gazeteci onunla buluşmak için
Başbakanlık Konutu'na gitmiştik.
Erbakan'ı beklerken onun yakını olan bir milletvekili İsrafil'in borusu öttüğü zaman bütün ölülerin dirileceğini ve Hz. İsa'nın ezan okuyacağını anlatıyordu bize.
Aramızdaki ileri zekâlı bir laikçi arkadaşımız bu sözlere
itiraz edip "Ama Hz. İsa Hıristiyan'dır.
Ezan falan okumaz" diyerek tartışmaya kalkmıştı o kişiyle.
Cennet ve
cehennem
Dinlerin temel vaadi, o dine mensup olanlara cennetin yolunu açmaktır.
Bu mensubiyet de dilimizde "
Cemaat" kavramı ile ifade edilir.
Ayrıca İslam'ın çok ağırlıklı niteliklerden biri de "Devlet kuruculuğu" değil midir?
"Kabileden devlete" denilince İslam akla gelmez mi?
Deniz Baykal bu konuşmayı yapmadan önce keşke
Mehmet Altan'ın "Kent Dindarlığı" kitabını okusaydı.(Timaş Yayınları)
Mesela şöyle diyor Mehmet Altan:
- "Kemalizm kültürel İslam anlayışı yerine 'İslam siyasi bir dindir, devleti yönetmeyi hedefler. Bu tehlikeye karşı
tedbir alalım' zihniyetiyle
Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kurdu. '
Türkiye bir din devleti olmasın' derken bir devlet dini oluşturdu v
e devlet dinini de
Sünnilik üzerine inşa etti."
İktidar zenginleri
Mehmet Altan "İslam burjuvazisini
iktidar zenginleriyle karıştırmayalım" uyarısını da yapıyor kitabında.
Çünkü iktidar zenginlerinin
dindar veya laikçi olmalarının önemi yoktur.
Onlar her eğilimdeki iktidarlarda türerler.
Evet...
Keşke Deniz Baykal
Kutlu Doğum Haftası vesilesiyle "Biz nerede hata yaptık" içerikli bir özeleştiriyi gündeme getirseydi.
Bu arada "Neden 28 Şubat'ta böyle haftaları görmezden geldim" diye kendisini de sorgulasaydı..