El Clasico’da Barça yine tarih yazdı!


MADRİD Barnabeu Stadı’na futbol için ne zaman gelsem, hep aynı şeyi düşünürüm. Bizim Ali Sami Yen cehennemse, burası mahşerin ta kendisi olmalı. Seksen küsur bin seyircinin doldurduğu tribünler insanın üstüne üstüne geliyor. İşte Real Madrid, bembeyaz formalarıyla tünelin ucunda gözüktüler. Ve bütün tribünler bir anda bembeyaz kesildi. Müthiş bir gösteri. Ve bir anda öylesine bir tezahürat patladı ki gerçekten boğucu... Ama ben beyaz şeytanları değil, erguvan mavilileri, yani Barça’yı tutuyorum. Benim gibi bir futbolsever demiş ki: “Barcelona’yı izlemek futbolu sevmektir.” Sonra da eklemiş: “Messi’yi izlemek ise mucizeye inanmaktır.” Peki ya Real Madridli Ronaldo?.. İki takımda da o kadar çok futbol sihirbazı ya da cambazı var ki, saymakla bitmiyor. Madrid’de bahar başka türlü güzel. Plaza de Santa Ana’nın kaldırımlarındaki tapas barları tıklım tıklım. Kestane ağaçlarının beyaz salkımlarıyla ıhlamur ağaçlarının saldığı iç bayıltıcı kokular... Madrid’e gelince Hemingway’le İç Savaş’ı anımsamadan hiç olur mu, hele bir de gazeteciysen... Hemingway, yeryüzünün başkenti der Madrid’e. Bu ismi taşıyan bir hikâyesinde, matador olmak isteyen küçük Paco’nun boğa güreşindeki acıklı ölümünü anlatır. Kaldırımlar gürültülü. Ama herkes bence El Clasico’yu konuşuyor, büyük derbiyi... Kalabalığın arasında bir ara dalıyorum. Bir İspanyol yazarının, Juan Benet’in sözlerini bir kez daha okuyorum: “Bazen bana öyle gelir ki yaşlar, mevsimler ve saatler arasında gizli bir yakınlık vardır. Anında ele vermez kendini. Bellekten ancak usul usul, zamanla yüzeye doğru çıkar bu yakınlık...” Yahu Hasan Cemal, bak bir kitabın daha bitti, yayıncıya teslim ettin, rahatladın; şimdi yaşı başı bıraksan da, şu futbol mabedinde kendini El Clasico’ya kaptırsan... Ayşe gibi konuştun ama haklısın. Real Madridlilerin arasında oturuyorum ama ben Barçalıyım, Messi’den yanayım. Bunu da saklamıyorum. Real Madrid’i yeneriz! Yine de dikkat etsen, fazla sesini çıkarmasan. Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde, Saracoğlu’nda Fenerliler arasında oturan bir Galatasaraylı gibi bir durum olabilir çünkü... Senin bu Barçalılığın da nereden çıktı?.. Hem Barcelona’nın fevkalade futbolu, hem Messi hayranlığı, ama hem de siyaset var işin içinde... 1975’e kadar kırk yıl boyunca İspanya’yı diktayla yöneten Franko bir futbol tutkunuydu ve koyu bir Real Madrid taraftarıydı. Takımın kadrosu ezbere bilirmiş... İşte bu nedenle Real Madrid Franko döneminde İspanyol milliyetçilerinin gurur ve simgesi haline gelmiş... Onun karşısında ise Barça... Barcelona’nın adını taşıyan futbol takımı... İç Savaş’ta General Franko’nun faşistlerine karşı Cumhuriyetçilerin safında en büyük direnişi sergileyen Katalan bölgesinin başkenti olan Barcelona. Katalanların dilini, kimliğini yasaklayan Franko diktasına karşı, Barça’yı tutmak bir nevi direniş, meydana okuma haline gelmiş yıllar içinde... Katalanlı bir sosyoloğun sözleri ilginçtir: “Sokaklarda yürürken ‘Katil Franko’ diye bağıramazdınız. Bunun yerine insanlar maça gelip Real Madridli futbolcuları yuhlardı.” Simon Kuper’in bunları çok güzel anlattığı kitabının adında olduğu gibi: “Futbol asla sadece futbol değildir!” Hasan Cemal dalma yine, El Clasico başlamak üzere... Dokuz yıl geçmiş aradan. 2001’in nisan ayında Real Madrid bizi burada 3-0 yenip Şampiyonlar Ligi’nin çeyrek finalinden yolcu etmişti. Oysa ne umutlarla gelmiştik Barnabeu’ya, Ali Sami Yen’deki o muhteşem maçta 0-2 yenik durumdan, Real Madrid’i 3-2 devirdikten sonra... Yine tarihe daldın. Oysa futbol tarih değildir, bugündür. Bugün de Cim Bom’un durumu hiç iç açıcı değil. Belki Messi bizim acımızı Real Madrid’den çıkartır. Müthiş derbi başlamak üzere... Aman Allah’ım, bu ne biçim tezahürat?.. Tribünler insanın üstüne üstüne geliyor, tezahürat sanki boğuyor insanı... Bence Real Madrid’in Barcelona’nın elinden kurtulması kolay değil. Bakalım, haklı çıkacak mıyım, her şey cumartesi gece yarısına doğru belli olacak. Tarihe tanıklık edebilecek miyim?.. Hiç bitmek bilmeyen o klasik gazetecilik duygusu, sürekli olarak ben de oradaydım diyebilmek, bencillik belki de... Haydi bastır Barça! Seni izlemek futbolu sevmektir, Messi’yi seyretmek ise mucizeye inanmaktır! İyi ki futbol var! Geçtiğimiz sezon Madrid’i kendi evi Bernabeu’da 2-6’lık skorla deviren Barça dün gece de El Clasico’da yine futbolun tüm güzelliği ve keyfini futbloseverlere bir kez daha tattırdı. Acayip pas organizasyonuyla Real Madrid’i özellikle ikinci yarıda dağıttı. Hakikaten yakaladığı iki pozisyondan birini Messi diğerini Pedro’yla gole çevirdi ve özellikle son 15-20 dakika Real Madrid, Barça’nın üstünlüğünü seyircisiyle birlikte kabullendi. Maç daha bitmeden Real Madrid taraftarları tribünleri boşaltmaya başladılar. Şunu özellikle kaydetmek gerekir. Barcelona gibi kendinden bu kadar emin oynayan bir takım bulmak gerçekten kolay değil. El Clasico’ya bir gün daha devam.
<< Önceki Haber El Clasico’da Barça yine tarih yazdı! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER