CHP lideri Deniz
Baykal, "Eğer Sayın Cumhurbaşkanı, kamuoyumuzun önünde, son oylamada hangi oyu alırsa alsın, 3 maddeyi ayırıp,
referanduma sunacağını açıkça ilan ederse biz de CHP olarak, bir uzlaşma yaklaşımını, en iyi niyetle sonuna kadar gerçekleştiririz. Diğer 24 maddeyi getirin elbirliğiyle, referanduma gerek kalmadan birlikte sonuçlandıralım." Çağrısında bulundu.
Deniz Baykal, hükümetin "ak" dediğine "kara" demek üzerine kurulu stratejisinin çıkmaz
sokak olduğunu mu gördü acaba?
Yoksa tehdit, korkutma ve
yandaş kurumlarla işbirliğinin
halka rağmen sonuç getirmeyeceğini anladı da, yeni bir söylemle çıktı ortaya. Baykal’ın
Anayasa değişikliği üzerine söylediklerini hatırlayalım.
Baykal;
TBMM kulisinde gazetecilerle sohbet ederken, anayasa değişikliğinin gündeme gelmesiyle; ‘Anayasa yeniden yapılamaz mı? Elbette yapılır. Düşmanı atarsın, devleti yeniden kurarsın. Bayrağı dikersin. Parayı bastırırsın. Yapanlar yapmış... İhtilali yaparsın. İdamı göze alırsın... Anayasa toptan yenilenir’ ifadelerini kullanmıştı.
Ayrıca;
“
Anayasa değişikliği için
dava açarız!”
“Bu meclis Anayasa yapamaz”
“Adalet ve Kalkınma Partisi'nin hazırladığı Anayasa değişikliği taslağının mevcut Anayasa'nın temel ilkelerine aykırıdır.”
“Risk alıyoruz, diyorlar. Ne demek bunlar? Diyor ki biz anayasayı değiştirilemez diye düşündüğünüz yönleriyle de değiştirmeye teşebbüs ediyoruz. Bu teşebbüs
Anayasa Mahkemesi tarafından tespit edilirse, sizin anayasayı ihlale teşebbüsten mahkum olmanız sonucu ortaya çıkarsa bunun anlamı nedir? Bunun çok vahim sonuçları olur.” Baykal’a ait diğer açıklamalar.
CHP lideri Baykal, ‘toptan istemezük’ tavrının faturasını görmüş olsa ki böyle bir
çağrı yapıyor.
Belki de Referandum anketlerine yansıyan %65’lik halk desteği Deniz Baykal’ın yeni stratejiler geliştirmesinde etkili olmuştur.
Peki! ‘Bu meclis anayasa yapamaz’ diyen Baykal’ın sözüne kim neden inansın?
Şükrü Küçükşahin(
Hürriyet-08/04/2010),
“Sohbette Baykal’a, “Cumhurbaşkanı, önceden söz verip paket TBMM’den geçtikten sonra tutumunu değiştiremez mi?” yönünde soru soran da çıktı. Baykal’ın, şu yanıtı Cumhurbaşkanı Gül’e güveninin işaretiydi: “Hayır; böyle bir şeyi kesinlikle düşünmeyin, düşünemeyiz. Sayın Cumhurbaşkanı o açıklamayı yaptıktan sonra milim sapma göstermez.” Gelinen noktada CHP, süreci yeni ve önemli bir aşamaya getirmiş bulunuyor. İktidarın buna karşın, “Baykal’ın bir hesabı vardır” anlayışı ile hemen “Hayır”cı bir tutum almaması gerekir.” Diyor.
Tamam, haklı olabilir.
Peki!
Ziya Paşa’nın;’ Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz’ na ne diyelim?
Veya, ‘yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır’ı hatırlayanlar ne yapmalı? Anlayan anladı. Geçelim.
Baştan alırsak.
Deniz Baykal’ın bu çağrısının altında; toptan reddiyenin bürokrasideki CHPetkinliğinin sıfırlanmasına doğru gidişi durdurmak için, bu işi pazarlıkla ortalama seviyede tutulmasına razı olma ekseninde bir
politika mı var acaba?
Taha Akyol(
Milliyet-07/04/2010),
”Yıllarca CHP’de çalışmış, DSP’den aday olmuş bazı isimler Anayasa Mahkemesi’ne üye olmuşlardır. Ama bir tane AP’li, DYP’li, ANAP’lı hukukçuya bu nasip olmamıştır! Daha önemlisi, Anayasa Mahkemesi’nin ve Danıştay’ın bazı kritik kararlarında, ‘temel kavramlar’ın 1930’lardaki, 1940’lardaki CHP metinlerinde yazılan şekilde yorumlandığı, ona göre hükümler verildiği de bir gerçektir. Sebep, elbette üyelerin CHP’li olması değil, tarihten gelen görüş paralelliğidir. Halbuki bu tür kurulların “tarafsız” olması, ancak üyelerin hem seçildikleri kaynaklar bakımından hem fikren “çeşitli” olmalarıyla mümkündür. Meclis’e sunulan önergede Anayasa Mahkemesi ve HSYK için “geniş temsil” ve “kaynak çeşitliliği” ilkelerinin esas alınması bu bakımdan da son derece isabetlidir.” Analiziyle adeta Deniz Baykal’ın kalelerini kaybetmeme (halka kaptırmama) stratejisini deşifre ediyor.
Bizim bu düşünceye kapılmamıza ise yine bu çağrının devamında Baykal’ın; bu 3 madde için, "Onlar gerçekleşirse, devlet düzenimizin kubbesi ortadan kalkacaktır, çatısı, temel hesabı, statik dengesi bozulacaktır, sarsılacaktır. Çünkü 3 kuvvetin içinde bağımsız kalabilmiş tek kuvvet var; yargı." İddiasıdır.’
Ki Baykal’ın özellikle öne çıkardığı;” Anayasa Mahkemesi'nin yapısının değiştirilmesi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda (HSYK) değişiklik yapılması ve parti kapatmalarda Meclis'e de
yetki verilmesi” maddelerini öne sürmesi ise bizim haklılığımızı teyit ediyor.
Bu arada Ak Parti cephesi böyle bir pazarlığa nasıl bakar?
Muhalefetin şimdiye kadar gösterdiği hırçınlığa ve ‘toptan reddiyeciliğine’ mutabakat adına
evet mi demeli? Siyasetçi olan onlar. Orasını bilemem.
Bu arada Anayasa değişikliği paketinin, Meclis Anayasa komisyonunda görüşülmesine MHP ve CHP katılacağını açıkladı. Bu olumlu gelişme.
Ancak, muhalefetin yanlış yaptırma stratejisi ve halka rağmen yapılacak düzenlemeler karşısında Ak Parti'nin sorumlu tutulacağını göz ardı etmemek gerek.
Ve uzun zamandır CHP ile paralel politikalar sergileyen MHP’nin tavrı için, ancak şunu söyleyebiliriz.
Darısı MHP’nin başına.