Başbakanlık
Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde
ocak ayı sonunda Euronews projesinin töreni vardı. 8 dilde yayın yapan Euronews'ün dördüncü ortağı TRT olmuştu. Bu sayede
Türkçe, 121 ülkeye yayın yapan kanalın dokuzuncu dili oluyordu.
Pazar günü yine tarihî bir açılış için aynı mekândaydık. Bu kez, 300 milyon Arap dünyasına hitap edecek TRT El Türkiyye için 'vira bismillah' denilecekti.
Demokrat ve dürüst duruşuyla, düşüncelerini paylaşmayanların da takdirini kazanan
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, El Türkiyye'nin açılış konuşmasına Şanlıurfa'dan bir selamla başladı. Urfalı bir mahalle muhtarı, az önce kendisini arayarak şöyle demişti: "Sayın Bakan'ım, ben
Arapça konuşan bir Türk vatandaşıyım. Bundan böyle haberleri ana dilimizde de dinleme imkânı sağladığınız için çok teşekkür ederim."
El Türkiyye'nin Arapça konuşan yüz binlerce Türk vatandaşının dilinde yayın yapması önemli. Ama hedefi daha büyük.
Kanalın merkezi olarak önce
Ankara düşünülmüş. Ancak Arapların
İstanbul'a duyduğu büyük ilgi dikkate alınarak, sonra merkez İstanbul'a alınmış. El Türkiyye'nin hedefi, 3 uydu üzerinden
Türkiye'ye ilgisi gittikçe artan 300 milyonluk Arap dünyasına seslenmek.
Nitekim Urfa'dan sıcağı sıcağına gelen tepkiler gibi Arap dünyasından tepkiler de gecikmedi. Hakan
Albayrak, dünkü yazısında, Arap başkentlerini tek tek sayarak selamün aleykümle söze başlayan Başbakan Erdoğan'ın konuşması biter bitmez telefonunun çaldığını yazdı. Arayan Suriyeli doktor, "Kudüs'ün kaderi, İstanbul'un kaderinden farklı değildir.", "Gazze'de çocuklar ölürken sessiz kalamayız." diyen Erdoğan'ın konuşmasını dinlemiş ve mutluluktan ağlıyordu.
İslam Konferansı Örgütü'nün ilk Türk Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu'nun konuşması ve çağrısı da anlamlıydı. İhsanoğlu, ilişkileri geliştirmek için Arapların da Türkçe kanal açmasını istedi.
İstanbul'daki Euronews ve El Türkiyye açılışlarının arasına, bir de haber kanalı sığdırmayı başardı TRT. Bunlara önceki
TRT Şeş, TRT Türk ve 35 dilli
internet sitesi gibi projeleri ekleyince, bugün TRT'yi idare edenlerin neden bu kadar eleştirildiğini anlamak zor olmuyor.
Özel kanalların sahneye çıkmasından sonra yıldızı sönmeye başlayan,
siyaset ve akrabalık ilişkileriyle doldurulmuş, bankomat kadrolarla hantallaşmış bir TRT, bugün Genel Müdür İbrahim Şahin'in dediği gibi "her 2 ayda yeni bir kanal açıyor". Bunca sene el atılmamış işlere kalkışıp da eleştirilmemek anormallik olurdu.
TRT, hep eleştirilerin odağında bir kurum oldu. Eskiden yerinde sayarken yapılıyordu bu eleştiriler. Şimdi ise hamle üstüne hamle yaparken.
Ancak bir noktayı unutmamak lazım. TRT Şeş, El Türkiyye, TRT Türk kuşkusuz önemli hamleler. Ancak esasında hepsi Türkiye'nin şimdiye kadar çoktan yapıp mesafe alması gereken, gecikmiş adımlar. Dünyada Ortadoğu'ya ilgi duyan bütün güçlerin Arapça kanalları çoktan yayında.
İngiltere BBC, ABD El Hurra,
Fransa France 24,
Rusya El Yevm,
İran El Alem,
Almanya Deutche Welle,
Kore Arirang ile Araplara sesleniyor. Bütün bunlara 400'den fazla Arap kanalı da eklenince, El Türkiyye'nin karşısındaki asıl zorluk ortaya çıkıyor. Bu büyük
rekabet içinde, yayın çizgisiyle, kalitesiyle dikkat çekmek, fark oluşturmak ve etkili olmak.
Töreni, Cezayirli büyük düşünür Malik bin Nebi'nin 10 yıl talebeliğini yapmış, Türk dostu Prof. Raşid bin İsa ile birlikte izledik. Arap dünyasının, Osmanlı'nın bölgeye
ilk adım attığı 1500'lerdeki gibi bir boşluk yaşadığı ve istisnasız herkesin Türkiye'nin daha başarılı olmasını istediği görüşünde. Ona göre, El Türkiyye'nin başarısı, yüzlerce benzeri olan
müzik, yemek, eğlence programlarıyla değil, Türkiye'nin son dönemdeki siyasi duruşunu sergileyen bir haber, düşünce performansı sergilemesine bağlı. Arapçayı ve televizyonculuğu bilen Türk sayısının bir elin parmakları sayısınca olduğu bir ortamda bu nasıl yapılacak? İbrahim Şahin'i ve kanalın koordinatörü Sefer Turan'ı en çok düşündüren de bu olsa gerek.
Açılıştaki
Mısır vurgusunu fazla bulduğunu söyleyen Bir Arap meslektaşın ikazını da not edelim. Türkiye Mısır'la mutlaka dost olmalı ama bunu yaparken su sıralar Mısır'ın Arap dünyasında pek popüler olmadığını unutmamalı.
Gönülden geçen, TRT'nin BBC gibi iktidarın da muhalefetin de saygı duyduğu, Türkiye'nin tabii etki alanı olan Afro-Avrasya'ya hitap eden, sadece Türk medyasına değil, dünya medyasına da etik ve meslek ilkeleriyle örnek bir kuruma dönüşmesi. İnşallah o günleri de görürüz.