Uzunca süre... Jandarma Kriminal Laboratuarı’nın Dursun Çiçek’e ait olduğunu kabul ettiği “ıslak
imza”nın “makineden” çıktığını arsızca iddia eden kaşarlanmış bir
Ergenekoncu...
...geçen gün de utanmadan HSYK’nın
krizle atadığı 12. Ağır
Ceza Mahkemesi üye hâkiminin bir çırpıda serbest bıraktığı toplam 21 şüphelinin ardından olup bitenlerin hepsinin yalan olduğunun “ortaya çıktığını” ve bu serbest bırakma kararıyla da “oyunun bozulduğunu” yazdı.
Hâlbuki...
HSYK’nın “kriz” sırasında
İstanbul’a atadığı bu hâkimin “
Balyoz sanıklarını” serbest bırakacağını çök önceden Şamil
Tayyar yazdı.
Ve maalesef
senaryo tam da deşifre edildiği şekilde oynandı.
***
Neyse ki serbest bırakılanlar için savcıların
itiraz ettiği
mahkeme de deşifre edilen oyunu hukuk adına netleştirdi...
Ve İstanbul 12.
Ağır Ceza Mahkemesi
heyeti, yedek hâkim Kuban’ın
tahliye ettiği 21 kişinin tekrar tutuklanmasına karar verdi.
Sadece yeniden
tutuklama kararı vermedi, yedek hâkime de ağır eleştiriler getirdi.
Eldeki
belge, bilgi ve bilirkişi raporlarına göre kuvvetli suç şüphesinin devam ettiğine dikkat çeken mahkeme heyeti, “bir hâkimin tutuklama ve tahliye kararlarında takdir hakkını sınırsız, keyfi ve sorumsuz kullanamayacağına” işaret ederek, Kuban’ın kararını “somut olgularla çelişen, soyut gerekçeye dayalı, usul ve yasaya aykırı” buldu ve bunları kayda geçirdi:
“Verilecek tahliye kararının hukuka, usule ve tutuklama tedbirinin ruhuna uygun olması için, tutuklama nedenlerinde şüpheliler lehine yeni olguların ortaya çıkması gerekir. Aksinin kabulü tutuklama tedbirinin amacına uygun düşmeyeceği gibi, ilk tutuklama kararından sonra itiraz üzerine üç kişilik hâkimler heyeti tarafından denetimden geçen ve kesinleşen kararın bir gün sonrasında başka bir
nöbetçi hâkimlik kararıyla ortadan kaldırılması anlamına gelir ki; bu durumda hâkimlik kararlarının üç kişilik heyetten oluşan ve denetim mercii olan heyet kararlarına üstünlüğü anlamına gelir. Bu da yasanın özüne ve hukukun ruhuna uygun düşmeyecektir. Aksinin kabulü, takdir hakkının kişilerin güç, nüfuz ve sosyal konumlarına göre kullanılması anlamına gelir, bu durum ise Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı ve takdir hakkının keyfiliği olarak algılanabilir.”
Bu yaşadığımız süreç, hem medyadaki, hem de yargıdaki iflah olmaz Ergenekoncuların maskelerinin tümüyle düşmesine neden oluyor...
Yoksa gelişmeleri durdurmaya yetmiyor.
***
Çünkü...
“Balyoz” soruşturmasında dün sabah yeni bir dalga daha yaşandı.
Ankara, İstanbul,
İzmir ve Çanakkale’de birçok adreste
arama yapıldı.
Operasyonda,
muvazzaf askerlerin de aralarında bulunduğu 96 kişi için
gözaltı kararı çıktı.
Gözaltına alınanlar arasında İstanbul GATA’da görevli
Tümgeneral Tuncay Çakan da bulunuyor.
Demek ki binbir zorlamayla oynanan oyunlara rağmen süreç durmuyor, sadece duvara dayanmış olan medya ve yargıdaki Ergenekoncuların biraz daha afişe olmasına neden oluyor.
Ve üzerlerinde
üniforma var iken kaplan kesilenlerin, yargı sürecinde ne hallere girdiklerinin hüzünlü resimleri de cabası...
***
Geçen gün ne yazıyordum:
“Ama son günlerdeki gelişmelere rağmen çok umutluyum...
Birincisi
Türkiye’yi gezip dolaştıkça, Türkiye halkının ‘hiç bir Ankara mutabakatına’ pabuç bırakmayacak kadar yüksek bir bilince ulaştığını görüyorsunuz.
İkincisi, dünya, Ergenekon, Balyoz ve
Kafes türü melanetler içinde bir Türkiye arzulamıyor...
Bunu göremeyen sadece kendini yakar.”
***
Medyadaki ve yargıdaki son örneklerini bir kez daha izlediğimiz türden “kaşarlanmış Ergenekoncular” afişe oldukça da umudumun ivmesi daha da artacak.