Lahor- Cumhurbaşkanı, bakanlar, milletvekilleri, işadamları ve gazetecilerden oluşan heyeti taşıyan THY uçağı,
Pakistan'a doğru Esenboğa'dan havalanırken
AK Parti, anayasa değişikliği paketini
Meclis'e sunmak üzereydi.
Yargıdaki tıkanıklığı AB standartlarıyla aşmayı ve
demokrasiyi güçlendirmeyi hedefleyen paket,
Türkiye'nin tek gündemiydi.
İlginç olan, bizim gibi askerî müdahalelerden çok çekmiş, demokrasisini bir türlü rayına oturtamamış Pakistan'da da gündemin birinci maddesinin anayasa değişikliği olmasıydı. Nasıl Türkiye, 1982
darbe anayasasının değiştirilmesini tartışıyorsa, Pakistan da darbeyle
iktidara gelen General Pervez Müşerref'in 1973 tarihli anayasaya eklediği anti-demokratik unsurların temizlenmesini konuşuyordu.
Türk heyetinin ülkeye ayak bastığı gün son problemlerin de giderilerek partiler arası uzlaşmanın sağlanması adeta bir uğur olarak görüldü.
Anayasa Reform Komitesi, hazırladığı 18. anayasa değişikliği paketini perşembe günü törenle meclise sundu. Birçok
yetkiyi kendinde toplayan Müşerref'in yaptırdığı değişiklikler 17. değişiklik diye anılıyordu.
Suikast sonucu öldürülen Benazir Butto'nun eşi Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zardari, partilerin uzlaşmasını demokrasinin diktatörlüğe karşı zaferi diye niteledi. Paketin takdimi sırasında düzenlenen törende konuşan
Meclis Başkanı Fehmida Mirza ise uzlaşmanın sağlandığı 31 Mart'ın tarihî bir gün olduğunu ve böylece milletin karşı karşıya olduğu sorunların çözülmesinde en önemli adresin meclis olduğunun bir kez daha ispat edildiğini vurguladı.
Ülkedeki bütün partilerin temsil edildiği 27 üyeli Anayasa Reform Komitesi, 9 aydır anayasada yapılacak değişiklikleri tartışıyor. Bizde anayasayı konuşmak için bir türlü kurulamayan Uzlaşma Komisyonu'nu hatırlatan Komite, anlaşmanın sağlandığı 31 Mart'a kadar tam 99 kez toplanmış. Anayasa Reform Komitesi'ne
başkanlık eden Raza Rabbani, tüm partilerin uzlaşmasıyla yazılan bu anayasayı rafa kaldırmaya hiçbir diktatörün gücünün yetmeyeceğini söyledi. 90'dan fazla anayasa maddesinde değişiklik öngören çok kapsamlı bir paket bu. Ziyaretin Lahor ayağındaki bir yemekte, 90 milyonluk Pencap eyaletinin
adalet bakanı Rana Ullah Khan ile aynı masada oturunca, paketin detaylarını konuşma fırsatı oldu.
Federal bir sistemle yönetilen ülkede merkezle eyaletler arasındaki yetki paylaşımını düzenleyen maddeler,
cumhurbaşkanının yetkilerini sınırlayan değişiklikler ve en önemlisi de
yüksek yargının yapısını düzenleyen maddeler var. Bunlardan belki de en önemlisi, bizde HSYK'nın karşılığı olan Yargıçlar Konseyi'nin nasıl şekilleneceği. Değişikliğe göre, yüksek yargı, adalet bakanlığı ve barolardan gelen isimlerle toplam 7 kişiden oluşan Konsey, yüksek yargıya seçilecek
yargıç adaylarını belirleyecek. Konsey'in başkanlığını yüksek
mahkeme başkanı yapacak.
Ancak önerilen isimler için son kararı, mecliste oluşturulan 8 kişilik Yargı Komitesi, nitelikli çoğunlukla verecek. Değişiklikle, yargı ile
siyaset arasındaki bağ güçlenecek. Yargı bağımsızlığı önlenirken, önceki sistemde olduğu gibi ehliyeti tartışmalı, demokratik meşruiyeti olmayan isimlerin cumhurbaşkanı tarafından yüksek yargıya atanması önlenecek. Yüksek mahkeme, yargıtay, danıştay gibi kurumların üyeleri bu yolla belirlenirken, 17 üyeli yüksek mahkeme başkanının yaş haddi veya başka nedenle görevden ayrılması halinde ikinci kıdemli üye başkan olacak.
Pakistan'ın geri kalmasını peş peşe yaşadıkları darbelere bağlayan Khan, değişiklikle meclisin güçlendiğini, yargının bağımsızlığının ise arttığına inanıyor. Bizim yaşadıklarımızın aksine, iktidarı ve cumhurbaşkanını anayasa değişikliğine zorlayan muhalefet olmuş. Süreçte, cumhurbaşkanı ve iktidar demokratikleşmeden yan çizmeye başlayınca, Lahor'dan iki yüz bin kişi İslamabad'a yürümeye başlamış. 'Uzun
Yürüyüş' dedikleri bu tepkiye, ilginç ama asker de
destek vermiş.
Pakistan, birçok açıdan bizden zor durumda. Her gün 10-12 saat elektrik kesiliyor.
İşsizlik yüzde 30'larda. Terörle savaşta binlerce insanını
kurban veriyor, son bir yılda 4 milyar dolar para harcamış bu anlamsız savaşa. Ama iktidar ve muhalefetin demokrasi ortak paydası etrafında yaptığı mücadele ve sonunda vardığı uzlaşma, keşke bize de örnek olsa...