Atatürk Galatasaray Lisesi'ni ziyarete geldiğinde okul müdürü
Behçet Bey'in odasında
kahve içmiş (orta mı şekerli mi acaba?), fincanı hiç yıkamadan, kuru telvesiyle Galatasaray
Müzesi'ne kaldırmışlar...
Atatürk'ün artığı bile kutsaldır bu ülkede!
Kutsalların başında da, "Atatürk'ün gemisi"
Savarona gelir.
Fakat onu becerip de bir müze yapamadılar.
Bir süre
deniz kuvvetlerinde "okul gemisi" olarak kullanıldı, bir ara yandı. Sonra Galatasaray'dan
sınıf arkadaşım armatör
Kahraman Sadıkoğlu kiraladı, o da
yabancı zenginleri gezdirdi.
Bu, ne hikmetse, hiçbir Kemalist'in kanına dokunmadı... "Atatürk'ün yatıyla emperyalistler geziyor" diye kimse tantana yapmadı.
Fakat astarı yüzünden pahalıya geldiğinden Sadıkoğlu da şimdi onu satmaya kalkınca
kıyamet koptu. (Satmaya mı, devretmeye mi, orası da karanlık.)
Çünkü alıcı bir Arap...
Avrupa sosyetesinin Savarona'nın kamaralarında
kokain çekip çiftleşmesi mubahtı, "elin Arabı çorabı" onu almaya kalkınca Atatürk ilkeleri çiğneniyor...
"Bugün Savarona satılırsa yarın
Dolmabahçe Sarayı, öbür gün
Anıtkabir satılır" gibi dangalakça eleştiriler de yapılmakta...
Nedir bu Savarona?
"Makam arabası" gibilerden bir "makam gemisi"... Atatürk'ün, hem de Hitler'in hediyesi olan makam otomobili hurdaya çıkarılıp yıllarca
Kadıköy-
Bostancı dolmuş seferi yapmıştı, ona kimse ses etmemişti.
Atatürk, Savarona'dan önce cumhurbaşkanlığı yatı olarak
Ertuğrul gemisini kullanmıştı, bu
tekne nerededir? Sökülmüştür. Niçin ona da aynı özen ve saygı gösterilmemiştir?
Savarona'yı Amerikalı zengin bir kadın yaptırmış (Emily Cadwallader), aşırı yüksek
vergisinden dolayı Amerika'ya sokamayınca da, yattan soğumuş, satmış.
Hitler'in talip olduğu, ama "Atatürk istiyor" dediklerinde vazgeçtiği de söylenir.
Hastalığı ilerleyen Atatürk'ün son günlerinde bir "oyalanma aracı" olarak düşünülmüş. Daha önce deniz kenarında bir köşk aramışlar, hatta Suadiye'deki ünlü Geylani
Köşkü'ne gidip bakmışlar ama sonra yalıdan vazgeçip gemide karar kılmışlar...
Atatürk Savarona'da toplam altı hafta geçirmiş, bir buçuk ay...
Gemi 1 Haziran 1938 günü İstanbul'a gelmiş, Atatürk aynı yılın 10 Kasım'ında
vefat etti, geminin toplam saltanatı da beş ay...
Yani öyle ulu önderin "dümenine geçip de
Yunan donanmasını topa tuttuğu" bir gemi falan değil bu...
Becerip adını da değiştirmemişler, şöyle "
Piri Reis" ya da "
Barbaros" falan yapmamışlar, adı Savarona kalmış. 1931
Hamburg yapımı, dizaynı artık tapon görünmekle birlikte zarif bir gemidir.
Altı üstü bu işte...
Savarona devletimizde kalmalı ve bir "yüzer müze" yapılmalıdır. Yalnız Atatürk değil, genel bir "Türk Denizcilik Müzesi" yapılabilir, bir iskeleye sürekli demirlenir, Beşiktaş'taki vergi dairesinden bozma, içi muhteşem, dışı kelek deniz müzesi buraya nakledilebilir.
Ama, "Atatürk'ün kutsal ayağıyla bastığı Savarona'nın güverte tahtalarına yüz sürmek ibadettir" gibilerden eşekleşmeden...